Tıpkı İstiklal Harbi'nde olduğu gibi şehitlerimiz, farklı memleketlerden ve farklı etnik kökendendir ama hepsi Türk askeridir, milletçe ortak acımızdır! Bu yüzden "Bu devleti biz kurduk" diye övünen CHP'nin, PKK katillerini kınayan ortak bildiriye imza atmaması, anlaşılması mümkün olmayan bir tavırdır.
Şehitlerimize sevinen; teröristlere "şehit" diyen DEM Parti de, milletimizin hiçbir kesiminin temsilcisi değildir. Bunlar asla Kürt kardeşlerimizin tavrı olamaz. Hiçbir Kürt, askerimizin şehit olmasına sevinmez. Nasıl sevinsin ki, Kürt evlatları da PKK tarafından şehit edilmektedir.
O halde, şehitlerimiz geldikçe zil takıp oynamaya kalkanlar kimi temsil ediyor?
Aslında bu sorunun cevabı ortadadır.
Farkında mısınız, tek gündemi Filistin olan; Gazze'deki soykırımı engellemeye çalışan Türkiye, bir haftadır şehitlerimize kilitlenmiş durumdadır! Şehit tabutları sıra sıra dizilmişken, Gazze'deki soykırımdan bahsetmek mümkün değildir! İstedikleri tam da budur!
Dikkatinizi çekti mi; Filistin'deki katliamı protesto için Ankara'da toplanan yüzbinler de, "Kahrolsun PKK" diye bağırdı! Yani PKK, soykırıma rahatça devam etmek isteyen İsrail'e "demir kubbe" oldu!
TERÖR TALİMATINI NETANYAHU VERDİ!
Peki bu alçak oyunu kim yönetiyor dersiniz?
Hatırlıyor musunuz? Gazze kasabı Netanyahu, soykırımı durdurmaya çalışan liderlere "Rahatınızın bozulmasını istemiyorsanız susun" uyarısında bulunmuştu! Biz bu tehdidin, tamamen Arap liderlere yönelik olduğunu düşünmüştük. Netanyahu ikinci şifreyi ise, PKK saldırılarından kısa süre önce, dünya "Free Palestine" sloganlarıyla inlerken, "Free Kürdistan" diyerek vermiş ve "Türkiye, kendi köylerini bombalıyor" demişti!
Bütün bunlardan sonra da, PKK'lı müttefiklerine istihbarat ve silah desteği yağdıran ABD, saldırı talimatı vermişti!
Sizce bunlar, peş peşe gelen şehit tabutlarını yeterince açıklamıyor mu?
İşte bu yüzden sürekli olarak, PKK ile değil yedi düvelle mücadele ettiğimizi söylüyoruz. İşte bu yüzden, "PKK karşısında net tavır almamak, etrafımızda dolaşan leş kargalarına destek vermektir" diyoruz!
SİYONİST CARASSO'NUN TAVSİYESİNİ UYGULUYORLAR!
Bu hıyanet yöntemi, bu katillere "ata yadigârı"dır!
Osmanlı topraklarında Yahudi devleti kurulmasını engelleyen Sultan Abdülhamid Han'ı, içten dıştan entrikalarla deviren "yıkım ekibi"nin Yahudi lideri Emmanuel Carasso, "Türkleri kendi haline bırakırsanız her zaman yeni bir Abdülhamid çıkabilir ve Türkler yeniden ayağa kalkabilir" demişti!
Nitekim Abdülhamid Han'dan sonra Osmanlı'yı yıkmış ve yüzyıllardır uğraştıkları Yahudi devletini kolayca kurmuşlardı!
Artık Türklerin olmadığı bir âlemde, istedikleri gibi at oynatıyorlardı.
Ama Carasso dedelerinin talimatını, son yıllarda tekrar hatırlamışlardı! Çünkü bütün engellemelerine rağmen, Türkler yine bir "lider" öncülüğünde şahlanmıştı! Bu yüzden Haçlı-Evanjelist ittifak ve şımarık çocuğu İsrail, Orta Doğu'da rahat operasyon yapamıyordu!
Emperyalist Amerika, Türkiye'nin güneyinde, bir "terör koridoru" kurmak için bütün gücünü seferber etmişti! Böylece Türkiye'yi Anadolu'ya hapsedecek ve "Büyük İsrail"i kuracaklardı! Ama 10 yıldır Türkiye engelini aşamamışlardı! Bırakın büyüğünü, küçük İsrail de tehlikeye girmişti! Siyonistler, Tel Aviv'de bile rahat uyuyamaz hale gelmişti!
İşte bu yüzden, entrika uzmanı Carasso'yu tekrar hatırlayan müflis torunlar, terörist taşeronlarını kullanarak, "Yeni Türkiye" güneşini batırmaya çalışıyor.
Ne yapsalar boş...
Bilmiyorlar ki, Carasso'nun batırdığı ikindi güneşiydi; batması mukadderdi. Oysa yeni güneşin yüzü arşa dönüktür ve asla batmayacaktır!