Trabzonspor Divanı’nda kaç kişinin katıldığı belli olmayan bir toplantıda kendisine “Onursal Başkan” ünvanı verilen bir zatı muhterem geçen hafta bir radyo programına telefonla bağlanarak “Onursal Başkan ebenizin noktalarına kadar iner!” gibi veciz bir kelam etmiş. Şenol Hoca’yı ismen, başkan ve yönetimi de ima ederek suçlamış. Trabzonspor kulübü ise seviyesi çukurun da epey altında olan bu demeci resmi siteden bir açıklama ile kınamış. Ardından birileri Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyip. “Onursal yalnız değildir” demiş. Bu ve benzeri klikler Trabzon’da rutin işlerdendir ve biz bunlara alışkınız. Alışkın olmadığımız bir konuya değinelim istedim. Trabzon’da fikrine değer verdiğimiz bir gazeteci arkadaşımızın köşe yazısında yazdığı şey bizim dikkatimizi çekti. Basın toplantısının ardından bir gazeteci, toplantıyı yapan guruba hitaben “Şenol Hoca ile ilgili dedikleriniz doğru değil ama Başkan hakkında dediğiniz şeylerde hakkınız var” demiş. Bir gazetecinin ağzından çıktığına inanmak istemediğimiz bu demeç bile geçen hafta Şenol Güneş’in yaptığı ve “Benim üzerimden yönetimi değiştirme planlarını yapmaktan vazgeçin” söyleminin önemini ortaya koyuyor.
Trabzon şehrinde böyle kırılmalar yeni nesil adına çok öğretici oluyor. Şampiyonluğu şike ile elinden çalınan takımına sahip çıkması beklenen Onursal Başkan’ın kendisine bir büyük hazine ve cevher süsü vererek sanal bir kahramanlık dünyasında yaşadığı ama özellikle yeni nesil taraftarın ise O’nu zamanı geçmiş ve asla çıkmayacak bir piyango bileti olarak görmesi bu sürecin en önemli kazanımıdır. Sorunsal Başkan’ın sözlerinin ardından güzel bir şey daha oldu. Saflar daha belirgin hale geldi. Yeni nesil Trabzonsporlular da “O kafa”yı bir kez daha görüp, karşısına kimleri alacağını ve nasıl bir gücü yıkması gerektiğini anlamıştır. Şimdi herkes bütün suçu onursaldan sorunsala dönen Mehmet Ali Yılmaz’a yüklemesin. Şöyle bir etrafınıza bakıverin. Sorunsalla aynı dili konuşanların kimler olduğunu ve Trabzonspor Başkanlık makamı için kimlerle iş birliğine gidebileceklerini göreceksiniz. Hatta sorunsal başkan yine onların içindeki en “mert” olanıdır. Hiç değilse lafını ortaya söylüyor.
“Hırsız-Arsız” meselesi ve NTV komedyası
Geçtiğimiz hafta NTV’nin yeşil ekranlarında ısmarlama (!) olduğu her cümlesinden, her sorusundan anlaşılan bir komedi izledik. Komediyi trajediye dönüştüren şey ise Aziz Yıldırım’ın Şenes Erzik’e nasıl talimat verdiğini ifşa ederek ülkemizi UEFA’da zor duruma sokması ve hakemlere verdikleri hediyeleri gayet doğal bir biçimde anlatması oldu. Doğrusu Perşembe günü yapılacağı duyurulmuş ama ertelenmiş bu programın yapılamayacağını düşünmüştüm. Azıcık gazetecilik etik ve ahlakı olan kimse böyle bir programı yapmaya yanaşmaz sanıyordum. Ama emir demiri keserdi yine bunu unutmuştum. Bu arada itiraf etmeliyim ki, nasıl olsa Güntekin Onay ve Fuat Akdağ bu ısmarlama programı kabul etmez ve teklif mutlaka bana gelir diye %100 Futbol için halbuki ne sorular hazırlamıştım.
Kararı siz verin. TV yayınlarında madem amaç çok izlenmek ve keyif almak ise sizce hangi sorular daha ilgi çekerdi.
İşte elimde patlayan sorularım:
-Mahkemede “50 bin dolara şike olmaz demiştiniz”. Şike, kaç paraya olur? Sizde tarifesi var mıdır?
-Tarla ekmek ürünler yeşertmek istiyorum. Tarlayı nereden almalıyım? Sizden danışmanlık hizmeti alabilir miyim?
-Dışarı çıkınca konuşacağım diyordunuz? Kastettiğiniz konuşma stadyumda 50 bin kadına yaptığınız konuşma mıydı?
- Tanımadığınız kişiler üzerine kayıtlı birçok hat kullanmanız bir totem midir?
- Çapraz sorguda sürekli “Trabzon da buraya gelsin” dediniz. Geldiği gün neden hastaneye kaçtınız?
- Futbolu bırakıp hububat işine girmeyi hiç düşündünüz mü?
-Bu akşam konuşacaklarınız ile deprem yaratacakmısınız? Sevdiklerimize haber verelim mi, akşam dışarıya çıksınlar diye.
- Geçen ayın çarşambası bu ayın perşembesinden 6 cm kısa gelse ne önerirsiniz? Rapor alsak düzelir mi?
Ha unutmadan, bir de program sırasında NTV’de “Hırsız Var” diye bir pankart ile bina önünde protesto yapanlara Milliyet yazarı Ercan Güven “Arsız” demiş. Temiz futbol isteyen çocuklara sesleniyorum: Çocuklar; şike sürecinde Aziz Yıldırım’ı “Aç kalmış çocuklarına ekmek getiren kahraman baba” kabilinde gören Ercan Güven’den övgü alsaydınız daha mı iyiydi?