Demek böyle bir tabloya ihtiyaç varmış...
Türkiye barışa ve huzura aç bir ülke; bu sebeple de insanları barışın adını duyduğunda huzura kavuşma umudunu coşkuyla karşılıyorlar...
İnanmayan, dün Diyarbakır’da yaşananları görünce yanlışlığını anlamıştır. Diyarbakır halkı, ellerinde bayrakları, Başbakan Tayyip Erdoğan ile sınırın öte yanından gelen konuğu Mesut Barzani’yi selâmlamak üzere meydana koşmuşlardı. Hem dinlemek, hem de bağırlarına basmak üzere...
Bir yıla yakın bir süredir çatışmasızlık hali sürüyor; bunun anlamı, ocaklara ateşin düşmemesi demek... Şehitler gelmiyor, genç hayatlar nafile yere tüketilmiyor... Aileler fidanlarını kaybetmiyor... Bunu ‘barış süreci’ de denilen ‘Kürt sorunu’ ile ilgili atılan çözüm yolundaki adımlara borçluyuz.
‘Atılan adımlar’, aslında, her demokratik ülkenin vatandaşlarının farklılıklarına duyduğu saygı gereği, en baştan uymayı kabullendiği temel esaslardır: Kimlikler üzerinde baskı uygulanmaması, anadil yasağının bulunmaması, herkesin kendini serbestçe ifade edebilmesi...
‘Süreç’ içerisinde, Türkiye, varolan bazı eksikliklerini giderme yoluna girdi.
Hep unutulan gerçek şu: Özgürlüklerin en geniş biçimde yaşandığı ülkelerde de ihtilâflar olur; kendilerini dışlanmış sayan insanlar o ülkelerde de vardır... Ancak demokratik ülkeler ihtilâfların üstesinden demokratik yöntemlerle gelirler. Silâhla değil, siyasetle sorunlara çözüm aranır...
Türkiye’nin şimdilerde yaptığı işte bu...
Meydanı dolduran Diyarbakırlılar’ın beklentileri dün fazlasıyla karşılandı. Mesut Barzani’nin sözleri herhalde anadili Kürtçe olanların kulaklarında hep kalacak. Şivan Perwer’in ‘yeni Türkiye’nin özelliklerini vurgulayan konuşması, ‘eski Türkiye’nin ne denli insan hakları özürlü olduğunu bir kez daha hatırlamamıza vesile oldu. Aydınlar ve sanatçıların, cezaevinde işkence ile yurtdışına kaçıp vatan hasreti çekme seçeneklerine muhatap edildiklerini unutmuş gibiydik...
Şivan Perwerseçeneklerden ikincisini tercih edenlerden; vatana hasretliğin ne demek olduğunu uzun yıllar yaşayarak öğrenenlerden...
‘Yeni Türkiye’ yasakların, kısıtlamaların, baskıların bütünüyle ortadan kalktığı bir ülke olma yolunda ilerliyor. Bunun müjdesini Başbakan Erdoğan kalabalıklar önünde verdi. Yazarlar, düşünürler, sanatçılar, gazeteciler için cezaevlerinin kader olmaktan çıktığı bir ülke olacağı müjdesini...
Sanıyorum, meydanda toplanan insanların çoğu, bekledikleri haberi, “Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak” diyen Başbakan Erdoğan’ın ağzından almış oldular...
Duygusal bir buluşma yaşandı Diyarbakır’da. Türkiye’nin 780 bin km karelik yüzölçümünün çok ötesinde bir ufku bulunduğunu hep birlikte bir kez daha idrak ettik. Arada yaşananlara rağmen, ülkemiz insanlarının kendilerine güvenlerinin kaybolmadığını, barış ve huzura kavuşma arzularının hâlâ canlı olduğunu da...
Bize dün tanıklık ettiğimiz muhteşem havayı yaşatanlar, kardeşlik bağlarını pekiştirme amaçlı ‘barış süreci’nin başarıya ulaşacağına dair imanımızın tazelenmesine de vesile oldular.
Eminim, sadece bir bölgede yaşayanlar değil, ülkemizin bütünü, hatta Türkiye’yi ‘melce’ kabul eden çok geniş bir coğrafyanın insanları da aynı sevinci paylaşıyor. Türkiye’nin esenliğinin sınırları dışına taşan, barış ve huzuru yaygınlaştıran bir etkisi vardır çünkü.
Bugünün coşkusunu sürekli canlı tutmanın yolunu bulmalı.