14 Ağustos’u bekleyin, FETÖ yeni bir ihanet daha yapacak...” söylentisi, acaba 20 Ağustos’ta Gaziantep’teki kanlı saldırının işareti miydi? Gaziantep’te bir çocuğu canlı bomba yapıp 29’u çocuk, 13’ü kadın 53 masumu katleden DAEŞ saldırısının korkunç boyutu neyi anlatıyor? İki gerçeği: Bir; varlığımıza, birliğimize, istikbalimize kast eden görülmemiş bir saldırı var. Tek dişi kalmış canavar, İstiklal Harbi öncesinden daha öfkeli, kinli ve gözü dönmüş halde... İki; saldırı, görülmemiş bir ihanet ittifakı ile yapılıyor. FETÖ, PKK, DAEŞ şer ittifakı, canavarlıkta sınır tanımıyor. Bu millete, bu devlete böylesine bir saldırı daha önce hiç olmadı. Böylesine bir ihaneti, kalleşliği biz daha önce görmedik.
Demek ki bu millete savaş açanların, bizim dirilişimiz karşısında öfkeleri çok büyükmüş. Bizim güçlenmemiz, onların kontrolünden çıkmamız, IMF boyunduruğundan kurtulmamız, ayağa kalkmamız onları çok kızdırmış.
Bu öfkeyi, kini, düşmanlığı 15 Temmuz darbe girişiminin gerçekleşmeyişi karşısında yaşadıkları üzüntüden, suskunluktan, bozuntudan anlamıştık. Paris’teki katliamın ardından kol kola girerek yürüyen hükümet ve devlet başkanları, 15 Temmuz darbesinde oralı bile olmadılar. AB’si, ABD’si, kimi İslam ülkelerinin liderleri, milletimizin darbeyi püskürtmesi karşısında çok bozuldular. FETÖ’nün sadık kullarından Kerim Balcı’nın ekranlara yansıyan suratındaki şaşkınlığı, bozuntuyu yaşadılar. Dut yemiş bülbüle döndüler. Başsağlığı için, geçmiş olsun demek için, üzüntülerini belirtmek için ne gelen oldu, ne şöyle içten bir mesaj gönderen... Bozuntularını, gazeteleri üzerinden açık ettiler: “Bu darbe İslamcı diktatörlüğe gidişi durduracak son çare idi. Türkiye bu şansını kullanamadı...”
Bu millet FETÖ mensubu terörist hainleri asla affetmeyecektir. Bu terör örgütüne 1 Ocak 2014’ten sonra destek çıkanları, yardım ve yataklık yapanları da affetmeyecektir. Devlete meydan okuyan, “asıl biz sizi inlerinize sokacağız” diye yırtınanları, ayakta alkışlayanları da affetmeyecektir. Dinimizi kullanarak, hüsnü zannımızla, yardımlaşa hasletimizle oynayarak bizim çocuklarımızı çaldılar, ailelerimizi parçaladılar, üst aklın kölesi olarak her türlü ihaneti, kalleşliği, canavarlığı yaptılar. Jandarma, MİT, emniyet, yargı ve TSK içindeki FETÖ hainlerinin artık DAEŞ’e de, PKK’ya da, yabancı istihbarat örgütlerine de yardım ve yataklık yaptığını biliyoruz.
On gündür FETÖ-PKK işbirliğinin akıl almaz ihanet örnekleri anlatılıyor. Dünkü gazete haberleri arasında şu vardı: Geçtiğimiz yıl Ağustos ayı sonlarında Munzur ve Pülümür vadisi ile merkez Çiçekli Köyü yakınlarında 150 PKK’lının kaldığı tespit edilen PKK kamp ve sığınaklarının imha edilmesine yönelik hava harekâtında, hedeflerin tamamını es geçen, bombalamayan pilotların FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınarak tutuklandığı ortaya çıktı.
Cizre, Yüksekova, Sur ile Nusaybin’deki hendeklerin 2. Ordu’ya bağlı tankların önünde kazıldığı, el yapımı bombaların döşendiği bilinen sokaklara Mehmetçiğin göz göre göre gönderildiği, Kilis kent merkezine DAEŞ mevzilerinden atılan roketlere koordinatların, kahraman Astsubay Ömer Halisdemir tarafından alnından vurularak öldürülen hain Tuğgeneral Semih Terzi tarafından verildiği ortaya çıktı.
Türkiye’nin acz içinde olduğu, yönetilemediği algısı için kaos çıkararak, ülkemizi iç savaşa sürüklemek isteyerek sürdürülen ihaneti milletçe önleyeceğiz. Onlara tankların önüne dikilen bu milletin yüreğini, cesaretini, azmini her defasında göstereceğiz; el birliği, gönül birliği ile...