Cumhurbaşkanı Erdoğan “NATO Antlaşması’nın 5. Maddesi”ni o kadar çok zikretti ki; hepimiz ezberledik. Ki 5. Madde kısaca, “NATO ülkelerinden herhangi birine yapılan silahlı saldırı bütün üyelere yapılmış gibi değerlendirilir ve BM 51. Madde’ye dayanılarak, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere her türlü imkan seferber edilerek, saldırıya uğrayan üyeye yardımcı olunur” diyor.
Türkiye özellikle 2011’den bu yana uluslararası terör ittifakları ile mücadele etmektedir. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de bu gerçeği, "Hiçbir NATO ülkesi Türkiye kadar terör saldırısı yaşamadı' ifadesiyle teyit getirmiştir.
Ama gel gör ki NATO, en kritik sınır bekçisi olan Türkiye için 5. Maddeyi çalıştırmaya asla yanaşmamıştır. Üstelik problem Türkiye’yi tehdit boyutlarını çoktan aşmış, bütün Avrupa’nın huzur ve sosyal düzenini hatta güvenliğini çok yakından ilgilendirir hale gelmiştir. Ama değerli NATO üyeleri, Türkiye’ye karşı her türlü kozu kullanarak, “Sen bu tehdit ve tehlikelere bizim adımıza “baraj” ol, ne yaparsan yap ama bize yansıtma” tavrını devam ettirmiştir.
Biz de NATO’nun; Kılıçdaroğlu gibi, “Ortadoğu bataklığına girersek çıkamayız” diye düşündüğü için gelmediğini zannediyorduk.
Fakat üç gün önce Trump, Ortadoğu’da bütün yükün(!) Amerika’nın omuzlarında olduğunu ve bunun adil(!) olmadığını ileri sürerek,
"NATO Ortadoğu'da daha fazla devreye girmeli” dedi.
Her ne kadar NATO’yu, “mekan” olarak aynı yere çağırmış oluyor isek de, Trump’ın çağrısı, Türkiye’nin tam zıddı bir anlam taşımaktadır.
Çünkü Türkiye NATO’yu, terör unsurları bertaraf edilerek huzur ve güven ortamının sağlanması için davet etmişti. Oysa Trump’ın “Biz yorulduk, NATO devam etsin” sözü kısaca, “YPG, NATO şemsiyesi altına girsin” demektir. Yani kısaca, “Çekiç Güç ve 36. Paralel”in bu sefer de “Özerk PYD Bölgesi”nin kurulması için hortlaması demektir. İsterseniz, Trump’ın en başta teklif ettiği “PKK için Güvenli Bölge”nin NATO marifetiyle tesisi olarak da anlayabilirsiniz.
Ne gariptir ki, senelerdir bizim feryadımızı duymayan NATO, Trump’ın bu “NATO, NATO üyesine karşı harekete geçsin” çağrısını anında duydu ve “Başüstüne” dedi.
Abartmıyorum… NATO bu tekmilini “Trump ve Stoltenberg, NATO'nun Ortadoğu’da terörle mücadeleye(!) daha fazla katkı sağlayabileceği konusunda anlaştı!” şeklinde “resmen” de duyurdu.
Hatta doğacak çocuğun adını bile hazırladılar: NATO-ME… Siz buna, “NATO-İsrail” de diyebilirsiniz.
Demek ki, ya NATO bize çok “uzak” olduğu için sesimizi ulaştıramadık, ya da, “Türkçe” bilmedikleri için kendimizi anlatamadık!