ABD istihbaratı, Washington Post gazetesi üzerinden bir haber paylaştı. Buna göre Katar Krizi’nin nedeni bir siber saldırıymış. İddiaya göre Katar hükümetinin resmi web sitesi manipüle edilmiş, Katar Haber Ajansı’nın internet sayfasından ve Twitter’dan Emir El Sani’nin sahte görüşleri paylaşılmış.
Paylaşılan tüm görüşler, Katar Emir’inin İran’ı övdüğü ve İsrail ile olan dostluğu vurgulaması şeklindeymiş.
Diyelim ki, Emir’e atfedilen açıklamalar doğru. Bu, Katar’a ağır bir ambargo uygulamak ve ülkeyi izole etmek için ne derece yeterli bir neden, anlamak kolay değil. Zira Katar’ın resmi olarak İran’ı övmesinin yarattığı rahatsızlığın diplomatik yollarla dile getirilmesi ve müzakereye şans tanınması mümkün. Ayrıca, bu açıklamaların Katar’ı teröre destek vermeyle suçlamak için yeterli neden oluşturamayacağı da açık.
Demek ki, Katar’a yönelik baskı oluşturulması kararı çok önceden alınmış ve düğmeye basmak için bir bahane aranmış. Bahane, doğrudan Emir’in İran yanlısı bir politika izlediğini gösteren açıklamalarda bulunmuş. Ancak atlanan bir konu var, ki o da Katar ile İsrail arasındaki dostluğa yapılan vurgu.
Doğru mu, değil mi?
ABD menşeli habere göre, bunların hepsi sahteymiş, Katar’a yönelik bir siber saldırı yapılmış ve bu işten de BAE sorumluymuş. Eğer bu bilgi doğruysa, o zaman Katar’ın İran’la bir yakınlığı olduğu iddiasının doğru olmadığını ve aynı zamanda da İsrail ile dostluk ilişkilerinin bulunmadığını düşünmek gerekiyor.
Ayrıca, Katar’a yönelik yaptırımların tetikçiliğini BAE’nin yaptığını düşünmemiz sağlanıyor; böylece Suudi Arabistan’ın da bir anlamda kandırıldığı ima ediliyor. BAE, Katar’ı “hack”liyor, İran ve İsrail ile iyi ilişkileri var gibi gösteriyor, buna çok kızan Suudi Arabistan da Emir’i cezalandırıyor.
Suudi Arabistan’ın Katar-İran ilişkilerini dostane bulmaması anlaşılabilir. Ancak İsrail ile olan dostluğun ne zamandan beri kabahat olarak görüldüğünü bilemiyoruz. Zira Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki stratejik bağ, Katar’ı bu konuda eleştirmeyi değil taktir etmeyi gerektiriyor.
Anlaşılan Suudileri kızdıran, Katar’ın Suudi Arabistan ile ilişkilerini öncelikli kılmaması olmuş. Ancak neyse ki bunların hiç biri gerçek değilmiş.
İnsanın devletlerarası ilişkilerin bu düzeydeki gerekçelerle şekillendiği bir döneme mi giriliyor diye sorası geliyor.
Dijital diplomasi
İster sosyal medya ister resmi siteler üzerinden olsun ülke liderlerinin açıklamaları ya da karşılıklı açıklamaları, muhtemelen bundan böyle dijital diplomasi olarak giderek yaygınlaşacak. Hal böyle olunca da, devletlerarası ilişkiler manipülasyonlara daha açık hale gelecek.
Trump-Putin ilişkisi, aralarındaki bağın her iki toplumda da ele alınış biçimleri, sistemin bu yöne evrildiğini göstermeye yetiyor. Ancak Katar olayı, ikili ilişkilerdeki sorunların sorumluluğunu, üçüncü bir devlete yüklemeyi de olanaklı kılan bir örnek sunuyor.
Bununla birlikte, esas sorun Katar Emir’inin açıklamalarının doğru mu yoksa sahte mi olduğunu bilemeyecek olmamızda. ABD, ülkenin siber saldırıya uğradığını söylüyor diye, buna inanmak gerekmiyor. Ancak bundan ABD’nin Katar’a el verip suçu da uğraşmak gerekmeyen bir ülkeye yükleme girişimi olduğunu anlamak mümkün. ABD, hem Suudi Arabistan’ı karşısına almayacak hem Katar’ı kurtaracak bir yol bulmuş; her iki tarafı da geri adım atmaya zorlayan bir ortam yaratmış durumda.
Yöntem, fazla zekice planlar yapmadan da devletlerin yönlendirilebileceğine ve hiçbir devletin de bundan muaf tutulamayacağına işaret ediyor.