Geçtiğimiz hafta Türkiye adeta kasırga ile yattı fırtına ile kalktı. Geldi gelecek derken teğet geçti bizi. Yunanistan’ı ise kısmi etkiledi. Yani meteorolojinin de meteorologların da tahmini tutmadı. Tutmazsa meteorolojiyi sorumlu tutarız diye düşünen medyamız işi abarttıkça abarttı. Kimi gelecek olan fırtınaya ad bulma derdine girdi kimi ne kadar korkunç bir durumla karşı karşıya kalacağımızı anlatma derdine düştü. Sanırsınız ABD’deki kasırgalardan biri bizi bekliyor. İşi iyice abartan bazı belediyeler “gıda stoğu yapın” uyarısında bile bulundu. Bir kaç haber kanalının dışında fırtınaya karşı nasıl korunuruz haberlerine ise rastlamadım. Konunun ilgilisi bazı akademisyenler de sosyal medyada dikkat çekmek adına bu konuyu maalesef magazinleştirdiler.
Reyting kaygısı nelere kadir!
Ne zamandır yazayım diye düşünüyordum, kısmet bu haftayaymış. Haber sunan bazı sunucu arkadaşlar sosyal medya hesaplarından haber aralarında tuhaf tuhaf Videolar yayınlıyor. Videoda kullandıkları ses tonu, seçtikleri kelimeler... Nereye çekseniz oraya gider. Reyting kaygısıyla yapılan bu hareketler haber yayıncılığına aykırı.Bir kez daha haberciliğin temel ilkelerinden birini hatırlatalım: Sunucu haberin önüne geçmemeli!
Biz ne zaman bu kadar zalimleştik?
Bu hafta beni çok üzen bir olayı yazamadan geçemeyeceğim. Bu aralar çok sık hayvanlara şiddet haberleri geliyor. Son gelen haber Kırklareli’den. Kırklareli’de bir dişi köpek tek okla katedildi. Mahallenin “garip” ismini verdiği köpeğin dokuz yavrusu vardı. Daha yeni doğum yapan Garip’i kim, neden öldürdü belli değil. Mahallenin çok sevdiği bu köpeğin ölümü hepimizi çok üzdü. Zevk için hayvan öldüren birgün de insan öldürür. Umarım bu savunmasız hayvanı öldüren kimse bulunup yargıya teslim edilir. İnsan şunu kendine soramadan edemiyor: Biz ne zaman bu kadar zalimleştik.