Bizim gazetede okudum, fotoğrafını gördüm. İran’da Cuma günü oynanan Traktör-İstiklal maçında; Türkiye’nin Barış Pınarı harekatına tam destek vardı ve onbinlerce seyirci asker selamına durmuştu.
Diğer medya organları, bizim için gurur ve mutluluk kaynağı olan bu olaya, nedense ilgi göstermedi. Düşünün; yabancı bir ülkede tribünler “Türkiye... Türkiye” diye inliyor; Barış Pınarı harekatımıza olağanüstü bir destek coşkusu yaşanıyor ama, bizde yeterli karşılığı bulamıyor... Böyle mi olmalıydı?
***
Sıradan bir maç değil... Sıradan bir olay değil... Tam seyirci sayısını bilmiyorum ama, fotoğraftaki Traktör-İstiklal maçının doluluk görüntüsü, en az 40 bin kişiyi işaret ediyor. Üstelik Traktör takımının teknik direktörü de Mustafa Denizli’yken... Bu olay birinci haber olmaz da, en az yarım sayfalık bir haber değeri taşımaz mıydı? Ama medyada yok hükmünde...
Oysa ben olayı görünce çok etkilendim, duygulandım ve gözyaşlarımı zorlukla kontrol etme durumunda kaldım. Ülkede yaşayan Azeri Türklerinin, “Gardaşlarına” gönülden desteği, Türk televizyonlarında hak ettiği değeri alamaz mıydı?
Kaldırımda yürürken yere düşen adamı haber diye ekranlara taşıyanlar, gurur duyacağımız bir olaya yüz vermediler. İçim acıdı.
***
Asker selamı verdiler diye, 7 Azeri Türkünün gözaltına alınması da; olayın bir diğer ciddi boyutu... Konuya nereden bakarsanız bakın, meselenin gündem dışı olmadığını farkedersiniz. Haberi hakkıyla kullanabilmek için, elli çeşit neden var... Niye öyle sessiz kaldık? Tebriz’de yaşananlar, UEFA ya FIFA da asker selamı yüzünden bize ceza kesmeğe yeltenenlere; Türkiye dışındaki bir ülkeden şamar gibi cevap var, ama duyan yok. Garibime gitti!
Yazılısıyla-sözlüsüyle tüm medya, sınıfta kaldı. Aslında gurur duymamız gereken büyük bir olay; dandik nedenle saç saça-baş başa dövüşen kadınların saçma görüntüsü kadar bile değer bulamadı. İnsan kahroluyor.