Geçen hafta Habertürk Televizyonunda Aziz Yılıdırm’ın havuz-deniz tartışmalarının konuşulduğu bir program vardı. Çok sevdiğim arkadaşım spor yazarı Olcay Çakır programın konuklarından biri olduğundan ben de programı baştan sona izledim. Programda gazeteci Onur Belge’de Türkiye Spor Yazarları ve Spor Kulübü Derneği Başkanı ve spor yazarı sıfatı ile Ogün Altıparmak ile aynı safta yerini almıştı. Ben acaba şimdi Aziz Yıldırım’ı hangi saikle savunacaklar diye merak ederken Sayın Belge çok geçmeden “Türk futbolunun selameti için FB’yi UEFA ve FIFA’ya şikayet edenleri “Vatan Haini” ilan etmesin mi? Brehbrehbreh...Maşallah dedim içimden analar ne yiğitler doğuruyor. Şike olaylarında ortaya dökülen konuşmaları ve özel konuşmalar olduğu için yayımlanamayan diğer konuşmalarında “Spor yazarı” olan veya kendisini yorumcu, spor yazarı sananların kepazeliklerine ses çıkartmayanlar Türk futbolunu kurtarmaya soyunuyor. “Neden bahsediyorsun sen?” diyenler için on binlerce sayfalık tapelerde Feridun Niğdelioğlu, Ömer Güvenç, Mehmet Aslan, Tahir Kum, Sinan Engin, Tayfun Bayındır, Alaattin Metin, Rıdvan Dilmen, Ertuğrul Özkök, Ercan Saatçi’nin ibret vesikası konuşmalarına bir baksınlar. Gazetecilik etik ve ahlakına aykırı işlere kimler girişmiş. Kimler hangi konularda maşa olarak kullanılmış. Kimlere talimatla manşet attırılmış. Şimdi ağzıma alamayacağım ahlaka aykırı konuşmaların yanı sıra gizlice idman izleyip takım kadrosunu rakip takıma bildirenlere kadar neler var neler.Siz yaz(a)masanız, söyle(ye)meseniz bile bunlar yok mu sayılacak. Bir meslek büyüğü ve önemli bir kurumun temsilcisi olarak Onur Belge,Türk futbolunu temizlemeyi bırakıp önce adının ve meslek örgütünün hakkını vermeli ve medyadaki bu kirlilikle yüzleşmeli, meslektaşlarının arasındaki bu ayrık otlarını temizlemelidir. Ha, o iş de “Vatan hainliği”ne girer mi? onu bilmem tabi. Biz yeni yetme yazarız. Sayın Belge gibi konunun uzmanı değiliz ne de olsa...
Ben de Karadenizli’yim
Öyle demiş, Eskişehir’in asi oyuncusu Batuhan Karadeniz. Karadenizli olduğumuz için iyi biliriz bu psikolojiyi. Gerçekten de öyledir. Başı sıkıştığında memleketini hatırlar bu tipler. Irkçı söylemleri nedeni ile Türkiye’den kaçarcasına giden Emre Belözoğlu’da bir zamanlar kendisi ile yapılan röportajda “Babam Antepli Annem Trabzonlu. Mahallede başım sıkıştığında dayımlara güvenerek Trabzonlu olduğumu söylerdim”Emre bunun epeyce faydasını görmüş olmalı ki şike olayları sırasında da buna benzer laflar etmeye kalkıştı. Her gittiği takımdan sorunlu ayrılan Batuhan’da kapağı sağlam bir yere atmak ve oradan da Avrupa’ya açılmak için “Ben de Karadeniz çocuğuyum” diyerek Trabzonspor’a göz kırpınca aklımıza bunlar geldi. Jaja, Yattara, Engin Baytar’ın toplamı kadar vukuatı bulunan Batuhan yanlışına bu yönetimin ve Şenol Güneş’in izin vermeyeceğini umuyor ve diliyorum Bir sözüm de Batuhan’a: Sen gel Karadeniz çocuğuyum demekten vaz geç. Bugünlerde Karadenizli olmak pek bir para etmiyor. Etseydi mahkeme kararı ile tescillenen şike olayında kupası gasp edilen Trabzon mağdur edilmezdi.
Daha yeni başladılar...
Pekin 2008 Olimpiyat Oyunları’nın atletizmde 50 kilometre yürüme şampiyonu İtalyan AlexSchwazer, şok bir itirafta bulunmuş. Doping etkisi yapan ilacı Antalya’da bir eczaneden aldığını açıklayan atlet, “Türkiye gibi fakir ülkelerden bu tür ilaçları, reçetesiz almak çok kolay” dedi. Şimdi gel de dünyanın en büyük şike olayını el birliği ile örtbas eden bir ülkenin vatandaşı olarak bu İtalyan’a kız. Bu şike olayını örtbas ederseniz Avrupalılar gökten başına taş düşse Türkiye’den bilecekler demiştik. Daha yeni başladı. Bu biiir...