Yedi güzel adamdan (Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif İnan, Alaeddin Özdenören, Ali Kutlay) üçüyle yollarımız kesişti. Mehmed Akif İnan, Erdem Beyazıt ve Rasim Özdenören.
1990-2000 yılları arasında yayınladığım haftalık Yörünge dergisinde Mehmed Akif İnan merhum haftalık yazılar da yazdı.
Sözünü esirgemeyen, gözünü budaktan sakınmayan, mert yiğit bir edebiyatçıydı.
Bu gözü karalığı sebebiyledir ki herkesin korkup sindiği bir dönemde memur sendikası (Memur-Sen) kurarak mücadelesini sürdürdü.
Üstad Necip Fazıl'ın Tohum isimli tiyatro eserinde, işgalcilere ve çetelere karşı yiğitçe mücadele eden bir Ferhat Bey tasviri vardır ben Akif Ağabeyi ona benzetirim biraz.
Güzel bir adamdı Allah rahmet eylesin.
Erdem Beyazıt merhum, Akif İnan gibi değildi daha ihtiyatlıydı. ANAP'tan milletvekili olunca biraz sorguladık ama kırmadık, 'Özal'ın kıymetini ölünce anlayacaksınız.' demişti, saygıda kusur etmedik, kendisinden istifade etmeye çalıştık, beraber seyahat ettik.
Eyüp Sultan mezarlığında son yolculuğuna uğurlarken Rasim Ağabeyle birlikte kabrinin başındaydık.
O da güzel bir adamdı Allah rahmet eylesin.
Rasim Özdenören merhum ile muhabbetimiz daha uzun sürdü. Daha uzun yaşadığı için daha uzun sürdü. Ailecek de görüşürdük.
En son Ramazan Bayramı'nda aramıştım konuşmakta zorlanıyordu.
Edeb timsali bir güzel adamdı.
Hani insanımızın hayattayken kadri kıymeti bilinmiyor diye bir ezber var ya o artık öyle değil.
En yakın misal Rasim Ağabeydir.
Hem Cumhurbaşkanlığı tarafından 'Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'yle taltif edilmiş hem de hayattayken kıymeti bilinmiştir.
Mesela, 2010 yılında Kayseri'den gençler beni aramış, telefon evdeydi. Hanım açmış, arayanlar heyecanla Rasim Özdenören'le ilgili bir kitap çalışması yaptıklarını sponsor aradıklarını anlatmış.
Hanım hem Rasim Ağabeyi ve ailesini tanıdığı için hem de karşı taraftaki gencin heyecanından etkilendiği için, hazır telefon elindeyken Murad Ülker Beyi aramış, Murad Bey de o gençlere o zamana göre yüklü miktarda para göndermiş. (Murad Ülker Bey babası merhum Sabri Bey gibi -ki kamuoyu pek bilmez ama Sabri Bey'in yardım elini uzatmadığı mağdur kişi/kesim kalmamıştır - yaptığı iyiliğin gizli kalmasını istemiş ve kitapta ismi o yüzden anılmamıştır.)
Ve, Prof. Dr. Turan Karataş ve Ali Dursun Beylerin hazırladığı 'Medeniyetin Burçları Rasim Özdenören' isimli görkemli bir kitap basıldı.
7 bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde Hayatı ve Şahsiyeti, ikinci bölümünde Öykü Kitapları ve Öykücülük, üçüncü bölümde Düşünce/Deneme, başlıkları altında Rasim Ağabey anlatıldı. Diğer bölümlerde ise Mektuplar, Bibliyografya, ödüller ve belgelere yer verildi.
Rasim Ağabeyi tanımak isteyenlere tavsiye olunur.
Evet, daha nice eserle Rasim Ağabey hayattayken kıymeti bilinen bir isim olmuştur.
Vefatında da Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı dâhil en üst düzeyde katılım ile ve üstelik Eyüp Sultan haziresine defnedilerek layık olduğu şekilde uğurlanmıştır.
Kabri cennet bahçelerinden bir bahçe olur inşallah.
Rasim Ağabey samimi, mütevazı, fedakâr ve vefalı bir büyüğümüzdü.
Sibel Eraslan Hanımla birlikte, bizim diyebileceğimiz TV kanallarına bir program teklifi yaptık. Bugün mangalda kül bırakmayan kanallarımızın(!) başörtülü bir hanımla program yapmamak için nasıl menfi tavır takındıklarını çok iyi hatırlıyorum. Hatta biri, 'başörtülü bir hanımla yapılan program tutmuyor ve devam etmiyor.' diyerek özrü kabahatinden büyük bir gerekçeyle teklifimizi reddetmişti.
Ücret falan da istemiyorduk.
O dönemde Adnan İnanç Bey'in genel yayın yönetmenliğini yaptığı Hilal TV teklifimizi kabul etti. Orada yaz ayları hariç 4 sene 100'den fazla 'Hâsıl-ı Kelâm' programı yaptık Sibel Hanımla.
Rasim Ağabey ta Ankara'dan kalkıp gelerek bizim programımıza katılmış hem moral hem destek vermişti.
Başörtüsü yasağının sürdüğü dönemde başörtülülerin de program yapabileceğini ispat etmiştik.
Programa ev sahipliği yapan Adnan İnanç beyi, sponsorluk yapan Hüseyin Bürge ve Hasan Can Beylere buradan tekrar teşekkür ediyor Rasim Ağabeyi rahmetle anıyorum.