Cruyff’lu Hollanda hiç dünya kupası kazanamadığı için; Cruyyf’un büyük futbolculuğu kabullenilse de, ne Pele ne Maradona ile kıyaslanmadı. Çünkü yazılı olmayan kural; “İkon olmak istiyorsan, bir dünya kupan olacak” der... Messi üçüncü kez katıldığı finallerde, bu hedefe ulaşmak istedi. Ama geçmiş maçlarda bunu hakedecek performanstan epey uzaktı. Bu kez fırsatı kaçırmamak için epey uğraştı. Daha istekliydi.
Maç, bir finalin sahip olmak istediği özelliklerin bir çoğunu içinde barındırdı. Sıkıcı, sakin, temposuz bir mücadele değildi. Almanlar daha dikkatli, Arjantin daha deliciydi.
Almanlar için dikkatli dedik ama, Kroots kalecisine yaptığı geri pasta, topu rakibe hediye etti. Neredeyse takımını yakacaktı. Bu arada Alman Hoewedes’in rakibine savurduğu sert ve kasıtlı tekme, aslında bir kırmızı kart davetiydi. Ama hakem “Almanlar iyi çocuktur” deyip, pozisyonu hoşgördü.
35. dakikada oluşan bir pozisyonda bir kişi eksik kalsa, Almanya’nın oyun kurgusu mecburen değişirdi. Hakem büyük avantaj sağladı. Olmaz!
İtalyan hakem Rizzoli; kaleci Neuer’in Higuain’e yaptığı açık ve çok sert faulu de, anlaşılmaz şekilde karşı tarafa verdi. Rezalet.
***
Arjantin, geçmiş maçlarından daha derli toplu, daha istekli ve daha rahatsız ediciydi. Hatta tehditkardı... Almanya maçın normal süresinde güç anlar yaşadı. Panzerler ilk kez savrulma emareleri gösterdi. Savunmada açıklar verdi. Almanların maçlarında sıklıkla görülmeyen bir dikkat dağınıklığı ve odak kayması vardı. Açıkçası yadırgadık.
Ama uzatma dakikaları, bildik Alman düzeni için uygun bir atmosfer getirdi. Yüksek kondisyon avantajı, kendini gösterdi. Arjantın bu süreçte biraz zorlansa da gene diklendi. Almanya, son anların takımı olduğunu bir kez daha belgeleyerek, şok golle şampiyon oldu.