Cumhurbaşkanımızın açıkladığı tasarruf tedbirlerine Meclis’in ve yerel yönetimlerin de dahil edilmesi gerektiğine dair yazdığım yazı, malum çevrelerce bağlamından kopartılarak çarpıtıldı. Sahiden sıkıldım artık.
Ne yazarsam yazayım birileri üstüne ve altına kendi çarpık anlayışlarına uygun yorumlar getiriyorlar. Birkaç dönem vekillik yaptığım için her sözümün altında bir bahane arayanlar veya her lafıma “Meclis’e giremediği için” diye başlık atanlar hakikaten mide bulandırıyorlar artık.
Her lafıma şerh düşmem mi gerekiyor? Mesela şöyle: “İşbu düşüncelerimi Meclis’te iken de dile getirdim. Vekil sıfatıyla katıldığım televizyon programlarında da, köşemde de hatırlattım.” Bazı çevrelerin bilerek şahsımı itibarsızlaştırmak için bu Meclis/vekillik üzerinden algı operasyonu yaptıkları besbelli.
Cumhuriyet gazetesinin “Meclis’e giremeyince gerçeği gördü” demesiyle yurtdışına kaçan alçak bir FETÖ’cünün “Vekil yapılmayınca dili çözüldü” demesi arasında amaç birlikteliği bakımından hiçbir fark yok. Kuyruklarına fena halde bastığımız için olsa gerek şahsıma yönelik algı operasyonuna son sürat devam ediyorlar.
Bir yanda AK Parti içinde eleştiri olmadığını/olamayacağını söyleyerek bir diktatoryal yapı algısı oluşturmaya çalışıyorlar, öbür yanda içimizden birileri eleştiri bile sayılmayacak öneriler getirdiğinde yok “Meclis’e giremeyince”, yok “vekil yapılmayınca” türünden alçakça bir itibar suikastına girişiyorlar.
Herkes bilir ki bu satırların yazarı vekil iken gerektiğinde eleştirisini de önerisini de getirmiş biridir. Ama herkesten önce ve herkesten daha fazla liderinin belirlediği politikaları sonuna kadar sadakatle savunmuş biridir. Bugün de böyledir, yarın da böyle olacaktır.
Benim tasarruf tedbirlerinin kamunun her alanında çok kararlı ve radikal bir biçimde uygulanması gerektiğine dair düşüncelerim, liderimizin ortaya koyduğu perspektifle birebir aynıdır.
Meclis’teki israfa yönelik eleştirim, AK Parti’ye yönelik eleştiri değil, Meclis sistematiğinden kaynaklı bir düzene yönelik eleştiridir. Bu düzen AK Parti tarafından getirilmiş değildir. İç tüzüğün değiştirilmesi çerçevesinde Meclis’in yeniden yapılandırılması teklifini gündeme getiren AK Parti’ye yönelik kaba direncin hangi partiden geldiğini de söylememe gerek yok.
Benimkisi bir öneriden ibarettir. O öneri de Meclis’te geçmiş dönemlerde başkanlık divanı kararlarına dayalı teamül sisteminden kaynaklı israf ve suistimallerin önlenmesine yönelik bir amaca dayanıyor. Tut ki ilk defa gündeme getirmiş olsam bile bunu “Meclis’e giremeyince gerçeği gördü” veya “vekil yapılmayınca dili çözüldü” biçiminde bir yoruma tabi tutmak ahlaksızca yapılmış bir itibar suikastı değil de nedir?
Mademki söz Meclis’ten açıldı, şimdi yeni bir teklifte bulunuyorum işte: Meclis yeni sistemin ruhuna uygun bir biçimde, yeniden yapılanmalıdır.
***
O korkak kaçkın FETÖ’cü daha önce de verdiğim bir demeçte “15 Temmuz’dan haberimiz vardı” dediğimi söylüyor! Bre alçak herif, ben FETÖ’cülerin darbe yapacaklarına dair duyumlar ve iddialar bizlere aktarıldığında buna inanmadığımızı söyledim. Çünkü sizin gibiler tarafından darbe dönemlerinin artık bittiğine inandırılmıştık. Bugün bile böyle düşünmemizi isteyenler yok değil. Dediğimden o sonucu ancak sizin gibi satılmış algı operatörleri çıkartır.
***
Herkes bilsin ki ne Meclis, ne de başka görevler bizim kutsallarımız arasında bulunmuyor. Bizim dilimiz ne partimize, ne liderimize, ne de hükümetimize zarar verici bir amaç için çözülür. Dilimizi de, yüreğimizi de, beraberliğimizi de kimsenin çözmeye gücü yetmez.
Biz dilimizi bir tek Hakk’ın hatırı ali olsun, partimiz, davamız ve liderimiz zarar görmesin diye kullanırız. Bizim eleştirilerimiz de, önerilerimiz de bizi daha güçlü kılmak içindir.
Öküzün altında buzağı arayanlar başka kapıya!