Kölelik yıllarında ABD gibi bazı ülkelerde işyerlerine “Zenciler ve köpekler giremez” yazılırdı. Hitler Almanyasında da buna benzer uygulamalar Yahudiler ve siyahlar için yapıldı.
Güney Afrika Cumhuriyeti daha düne kadar siyahlara ikinci sınıf insan muamelesi yapardı. Şimdilerde İsrail, Arap vatandaşlarını ikinci sınıf sayıyor. Ne var ki Türkiye, kendi öz evlatlarına benzeri uygulamaları layık görmüş bir ülke olarak hepsini geçmişti.
Öz yurdunda garip
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) geçen haftaya kadar milletvekili kadınlar başörtüleriyle giremiyorlardı. Sanki Meclis Genel Kurul Salonu’nun girişinde “başörtülüler giremez” yazılıydı.
Bu görünmez yazı yakın bir zamana kadar ülkenin üniversitelerinde ve diğer kamu kurumlarının kapılarında adeta kazılıydı. İsterseniz başvekilin eşi olun sizi hastaneye ziyaretçi olarak bile almıyorlardı. 2010 gibi geç bir tarihte dahi bazı üniversitelerimize ziyaretçilerin dahi başörtülü girmeleri yasaktı.
Kendi öz yurdunda garipsin diye buna denir herhalde...
Oysa Türk toplumu hiçbir zaman başörtüsünü mesele etmedi. Çünkü pek çok ailede kapalının her çeşidi de vardı, kapanmayanın her çeşidi de.
Okulda, çarşıda pazarda her türlü giyim kardeşçe, iç içe, kol kola dolaşıyordu. Nitekim bugün dahi ülkemiz kadınlarının % 60’dan fazlası başörtüsünü ve türevlerini kullanmayı tercih ediyor ve bu durum hiç kimse için sorun olmuyor.
Nihayet Meclis de geçen haftaki kararıyla, sözde temsil ettiği toplumu yakalamayı başardı. Böylece dünyanın en tuhaf yasaklarından biri daha kendiliğinden kırılıverdi.
Milletin ordusu
En az başörtüsü yasağının kalkması kadar önemli bir diğer gelişme ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Cumhuriyet Bayramı resepsiyonundaki açıklamaları oldu.
“Ben milletin güvenine bakarım. TSK’da zafiyet olursa Türkiye’nin bekası etkilenir” diyen Özel siyasi ve kişisel hırsları nedeniyle Ordu’yu ve Türkiye’yi yakmakta dahi mahzur görmeyen sözde askerlere de cevap verir gibiydi.
Ayrıca Özel’in “ben milletin güvenine bakarım” sözleri “millete rağmen Ordu” anlayışının tarihe karıştığını da gözler önüne seriyordu.
Elbette Org. Özel’in en özel açıklaması “Ben TSK’yı siyasallaştırmamaya çalışıyorum” sözleriydi. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana siyasetin tam ortasında, gerçek işlevini yitirmiş olan TSK’nın belki de en büyük şansı TSK’yı siyasetin dışına taşımaya çalışan bir Genelkurmay Başkanına sahip olmasıdır.
Sayın Özel’i canı gönülden tebrik ediyoruz. Elbette Özel’in gelmesine ve gerçek bir TSK inşa etmesine zemin hazırlayan fedakâr ve cesur insanları da saygı ve takdirle anıyoruz.