28 Şubat brifingli yargı kararları iptal, Batı Çalışma Grubu’nun fişlemeleri de imha edilsin diye kendimi boşu boşuna paralıyormuşum. Biz daha, “Sanığın idamına şahitlerin bilahare dinlenmesine” kararlarıyla Müslüman Anadolu halkı üzerinde bir zulüm aygıtına dönüştürülen ‘İstiklâl Mahkemeleri’nin kararlarında kalmışız da haberim yokmuş; Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri sayesinde haberdar oldum!
Mersin İl Millî Eğitim’de şube müdürü ve aynı zamanda Mersin Eğitim Bir Sen şube sekreteri Ertuğrul Yıldız 10 Kasım 2019’da Twitter hesabında, “Bugün eksen kaymasının nirvanaya ulaştığı bir gün...!!! Bazı arkadaşlarımızın paylaşımlarının İskilipli Atıf hocanın ve birçok İslâm âliminin mezarda kemiklerini sızlattığını görüyor gibiyim... Yazık çok yazık...” diye yazıyor.
“Düşünce özgürlüğü ve fikri açıklama hürriyeti”nin ‘yılmaz savunucuları’ CHP’liler Yıldız’ın fikrini açıklamasından rahatsız olup hemen hakkında soruşturma açılması için ortalığı velveleye vermişler. CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır da Ertuğrul Yıldız’ın ifâde özgürlüğünü TBMM’de gündeme getirip yazılı soru önergesi vermiş. CHP’ye yakışır bir tavır da bundan sonra anlatacaklarım AK Parti’nin yönettiği bir Türkiye’ye yakışır hâdiseler değil.
Millî Eğitim’de “CHP’liler personelimiz hakkında soru önergesi versin de hemen tahkikat yapalım” diye hazır ve nâzır bekleyen yetkililer hiç vakit kaybetmeden Ertuğrul Yıldız’a müfettişler göndermiş. Millî Eğitim Bakanlığı’nın külyutmaz müfettişleri titiz incelemeleri neticesi Yıldız’a 5816’dan işlem yapamayacaklarını anlayınca, eh CHP’lilerin de gönlünü yapmak lâzım, hiç değilse “Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak niteliklerde davranışlarda bulunmak”tan bir kınama cezası verelim demişler!
Ertuğrul Yıldız da haklı olarak ‘kınama’ cezasının kaldırılması için mahkemeye gitmiş. Skandalın büyüğü işte bu safhada yaşanıyor. Mersin 2. İdare Mahkemesi’nde görülen davaya Mersin İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün verdiği cevap yazısındaki
şu ifâdelere dikkat: “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kendisine veya manevi şahsiyetine doğrudan bir hakaret veya eleştiri yapılmadığı, ancak paylaşım içerisinde geçen İstiklâl Mahkemelerince vatana ihanet suçlaması ile yargılanarak idam edilen İskilipli Atıf Hoca’ya “İslam alimi’ göndermesi yapılması nedeniyle toplumun bazı kesimleri tarafından dolaylı olarak Atatürk’e ve Cumhuriyet değerlerine saygısızlık olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır.”
Döndük dolaştık İstiklâl Mahkemeleri’ne geri döndük, mübarek olsun!
“28 Şubat yargı kararları iptal edilsin” derken ben Türkiye için çok lüks bir şey istiyormuşum, 100 yıl önceki mahkeme kararları hâlâ cârî olduğuna göre 28 Şubat mahkeme kararlarına da sıra ancak 100 yıl sonra gelir!..
Hâdisenin geçen ay medyaya taşınması üzerine de Mersin İl Millî Eğitim Müdürlüğü bir açıklama yaparak topu Millî Eğitim Bakanlığı’na atıyor: “Kurum avukatlarımız tarafından mahkemeye gönderilen cevap yazısındaki ifadeler, Bakanlığımız Maarif Müfettişlerinin raporundan alıntılanarak hazırlanmıştır.”
Devamında da hâdisenin saptırıldığı söyleniyor ve yasal haklarını saklı tuttuklarını da hatırlatıyorlar. Oysaki her şey ayan beyan ortada. Yasal haklarını İstiklal Mahkemeleri yeniden kurulana kadar mı saklı tutacaklar bilemiyorum; ekranlarımızın parlayan yıldızı Doğu Perinçek 28 Şubat’ta İstiklal Mahkemeleri’ni yeniden kuracağını söylüyordu, onunla mevzu müzakere edilebilir!
Bu ahval içinde, Ak Parti’ye oy veren biri olarak Ak Partili bir milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un cevaplandırması istemiyle bir soru önergesi vermesini bekliyorum: “Sayın Bakan, personeliniz içinde İstiklal Mahkemesi özlemi duyanlar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?”
Son olarak, mahkemeye İstiklal Mahkemesi kararını mesned yaparak yazı gönderen MEB personeline Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2011 yılında, “Öyle kitaplar vardır ki hayatınızı değiştirir, okuduğunuz bir satır, nefes alıp verdiğiniz sürece hafızanızdan çıkmaz" dediği Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in “Son Devrin Din Mazlumları” kitabını okumalarını tavsiye ederim!