Kısaltmalarla konuşmayı seviyorlar ya. Doğan grubundaki son operasyona M.A.Y.O. demişler.
Mehmet Ali Yalçındağ Operasyonu’nun kısaltılmışıymış.
Aydın Doğan yerli ve milli olmaya karar verince (ki göreceğiz) bu operasyonu yürütmesi için damadını görevlendirdi.
Hızlı başlamış Mehmet Ali Bey.
Göreve başlar başlamaz önce Doğan Holding binasında tüm yazar-çizer taifesini toplayıp “gerekli” konuşmayı yapmış.
Son toplantısı ise daha dar kapsamlıymış. Bir iki gün önce toplamış bazı isimleri.
Yalçındağ, Trump Tower’da Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan Coşkun, Yakup Yılmaz, Zafer Mutlu’yu çağırmış. (Toplantıda iki isim daha var, biri CHP’li siyasetçi, diğeri de onun yakını)
4 kırmızı çizgiden bahsetmiş Yalçındağ. O anlı şanlı gazeteciler toplantıda “demokrasi”den,” yazar çizer özgürlüğü”nden, “fikir hürriyeti”nden, “bağımsızlık”tan bahsetmemişler elbette. “Kırmızı çizgimize uymazsanız sonuçlarına katlanırsınız” dendiğinde “emredersiniz” demekle yetinmişler.
Bakmayın siz bunların attıkları zaman mangalda kül bırakmamalarına. “Profesyonel” yazarlar nasıl ve ne zaman gerdan kıracaklarını biliyor ama görece daha amatör olan Ahmet Hakan’ın durumu içler acısı.
Yandaşlık ve yalakalık
Bu iki kelime arasındaki farkı bilmiyor Ahmet Hakan. Bilmediği için de yandaşlık yapayım derken yalakalık yapmaktan kurtulamıyor.
Operasyon başlar başlamaz kendine göre pozisyon aldı Ahmet Hakan. Öyle yazılar yazıyor ki “insan gerçekten hayret ediyor.” Düştüğü durumu da “40 yıl kimseye iyi demem 40 yıl da kimseye kötü demem” diyerek ilkokul seviyesinde argümanlarla kurtarmaya çalışıyor.
Boş vaktiniz varsa son bir haftalık yazılarına bir bakın. Erdoğan’ın ne kadar mükemmel bir lider olduğunu, Erdoğan’ın sözlerini çarpıtanların ne kadar aşağılık bir iş yaptığını, aslında Erdoğan’ın ülkenin faydasına iyi işlere imza attığını okursunuz Ahmet Hakan’ın kaleminden.
Sadece bu mu? Adam Bild gazetesine meydan okudu meydan. O Bild ki Alman derin devletinin sesi, Türkiye aleyhtarlığının Almanya’daki simgesi ve bildiğim kadarıyla Aydın Doğan’ın ortağı bir gazeteden bahsediyorum. Buna bile çaktı Ahmet Hakan.
Burada sevgili Ahmet Kekeç’in anmadan edemeyeceğim. “40 yılın yandaşıyım böyle yazı yazmadım” der Kekeç bu tipler için.
Hakikaten öyle ama anlamadıkları şu; Tüm bunları yapınca yandaş olacağını sanıyorlar. Ama yandaşlık yerine yalakalıktan öteye gidemiyorlar. Çünkü yandaş demek taraf demektir. Çizgisinde sabit olmak demektir. Savunduğu ilkelerden taviz vermemek demektir. Bir gün öyle bir gün böyle olmamak demektir.
Senin bu rüzgârının etkisinde kalsak zatürre olmamamız işten bile değil ama tüm bu dönüşler seni ancak ve ancak topaç yapar Ahmet Hakan. Yandaş yapmaz. Belki Yalçındağ’ı kandırırsın ama bizi değil.
Hürriyet’in ‘Kalın’ aşkı
Bu “topaç”ların son üç gündür Cumhurbaşkanı Genel Sekreter Yardımcısı, Büyükelçi İbrahim Kalın aşkı ortaya çıktı. Önce Kalın’ın ne mükemmel bir bağlama ustası olduğunu fark ettiler. Hürriyet’te haber yaptılar. Ardından Ahmet Hakan köşesine taşıdı bu “yeni” haberi.
Eski bağlamacıları Selahattin Demirtaş’ın “performans”ını beğenmedikleri için kovmuşlardı ya. Yerine düşünüyorlar herhalde diyecektim ki Ertuğrul Özkök dün köşesine taşıdı durumu.
Ertuğrul Özkök “süper bir fikir” geliştirerek Demirtaş ve Kalın’ı aynı stüdyoya sokmayı teklif etti köşesinden.
Kalın’ın bu soytarılığın bir parçası olmayacağı kesin de. Hürriyet’in Erdoğan’ın çevresine yönelik bu aşkı açıkçası ürkütüyor beni. Altından ne çıkar bilmem ama Mustafa Varank, Lütfullah Göktaş, Yiğit Bulut, Cemil Ertem dikkatli olsunlar. Aşklarını sırayla ilan edecekler anlaşılan.