Sinemalarımızda geçen Cuma gösterime giren “The Lone Ranger / Maskeli Süvari” sinemada ırkçılık tartışmalarının da odak noktası oldu ABD’de. Bu tartışmalar yeni değil. ABD yerlilerine uygulanan ayrımcılık, içinde yaşadıkları yoksulluk ve yoksunluk sürdükçe eskiyeceğe de benzemiyor.
1993’te yazdığı “The Lone Ranger and Tonto Fistfight in Heaven” (Maskeli Süvari ve Tonto Cennette Yumruklaşır) adlı öykü kitabıyla üne kavuşan, Amerikan yerlisi yazar ve şair Sherman Alexie “Tonto’dan nefret ederdim, hala ediyorum” diyordu 28 Haziran 1998 tarihinde LA Times’da çıkan yazısında... Bu yazıda, çocukluğunda yerlileri aşağılayan westernleri izleme deneyimlerini anlatıyordu...
Kuzey Amerika kıtasının iyi beyaz Hıristiyan Avrupalı yerleşimcilerini topraklarında istemeyen, birdenbire tepelerin ardında beliren, oklar yağdıran, atlarının üzerine ellerinde baltalarla ve mızraklarla saldıran, yüzlerini korkunç gösteren boyalar sürmüş, yarı çıplak, tuhaf çığlıklar atan, kurbanlarının kafa derilerini yüzen, onları totemlerine bağlayıp işkence eden, atlarının arkasına bağlayıp yerlerde sürükleyen Kızılderili stereotipi hakimdir klasik westernlere.
Amerikan sinemasının en büyük ustalarından John Ford’un “Stage Coach / Posta Arabası” sinema yazarlarının -teknik nedenlerden ötürü- baş tacı ettiği western türünün başyapıtlarından biri. Ne acıdır ki “Kızılderili”lere ırkçı yaklaşımın standartlarını belirleyen filmlerden!
***
Yönetmen Gore Verbinski’nin ve yapımcı Jerry Bruckheimer’ın imzasını, şirket olarak Disney’in markasını taşıyan yeni “Maskeli Süvari” bir western parodisi aslında... ABD’yi boydan boya geçen demiryolu ve Buffalo Bill gibi bazı Amerikan efsanelerini de kapitalizm ve onun tetikçileri olarak göstermekten çekinmiyor. Öte yandan 60’lı ve 70’li yıllarda ortaya çıkan revizyonist western’lerden farklı olarak bu türün bütün klişelerini ve üslup özelliklerini, ikonlaşmış mekanlarını ve müziğini kullanıyor. Hiciv niteliği ağır bassa da türün bütün niteliklerinin altını çize çize, bir eğlence sineması ürünü haline gelmesi yüzünden politik doğruluğu zedeleniyor.
Tonto rolüne bir Amerikan yerlisi seçilse bile “Maskeli Süvari”ye yapıbozumcu bir film diyemeyiz. Hatta Johnny Depp’in “Karayip Korsanları”ndaki Jack Sparrow misali uzun saç, ilginç kostüm, ağır makyaj, abartılı mimikler, alışılmadık beden diliyle ulaştığı popülarite olmasa ne gişe hiti olur ne tartışılırdı.
Disney Komançilerle işbirliğine giderek çok dikkatli bir PR çalışması yaptı. Bir Komançi liderini filme danışman olarak tuttu. Çekimler başlamadan önce Johnny Depp Komançi toplumunu ziyaret edip fahri hemşeriliğe kabul edildi. Fakat bu onun Tonto’yu oynayacağı gerçeğini değiştirmedi...
1933 yılında bir radyo programı olarak başlayan Maskeli Süvari ve sadık Kızılderili yardımcısı Tonto’nun maceraları Amerikan popüler kültüründe yer etti. Sinemaya ve televizyona uyarlandı. Maskeli Süvari yılmak bilmeyen bir “beyaz” adalet savaşçısı, öldürmek için değil etkisiz hale getirmek için ateş eden, vatanını, milletini, Tanrısını seven, ağzına içki sürmeyen, küfür etmeyen, düzgün bir dilbilgisiyle konuşan, çocuklara örnek olacak bir ikon haline getirildi. Tonto ise onun Kızılderili yardımcısıydı, ağzını pek açmayan, açınca da heceleyerek kırık bir İngilizce konuşan, suratsız, tuhaf ama güvenilir bir yancıydı...
Kovboy filmlerinde “Uygarlıktan nasibini almamış, saldırgan, Allahsız ve alkolik vahşiler” olarak betimlenen “Kızılderililer”in içinden bir iki tane “iyi” çıkar hani... Ya melez olduklarından ya da halklarının vahşetine karşı çıkıp “masum” beyazları ve “barış”ı korumak istediklerinden iz sürücülük, kılavuzluk, arabuluculuk yaparlar. Tonto onların “sevimli” bir modeliydi! Hassasiyet buradan kaynaklanıyor. Bana sorarsanız klasik westernlerin yanında “Maskeli Süvari” sütten çıkmış ak kaşık!