Yaşlanan dünyanın makyajları mı dökülüyor nedir, bütün değerlerin çiğnendiği bir dönem yaşıyoruz.
Gençlik yıllarımızda hayranlıkla izlediğimiz “Batı Medeniyeti” şimdi, “düşman”ı yenmek için her şeyin mubah sayıldığı bir benciller çöplüğüne dönüştü.
Batı medeniyetinin “süzme balı” Amerika ise adeta küresel bir mahalle kabadayısına dönüştü.
***
Ya İslam dünyası…
Musa Aleyhisselamın, Firavuna diz çöktürdüğü koskoca Mısır, şimdi “medeni”(!) bir darbe ile Amerika eyaletine dönüştü.
Ve Suudi Arabistan…
Gitmek için can attığımız, bağrında can vermeyi nimet bildiğimiz mukaddes belde.
Öyleydi de…
Üç kıtaya hakim olan şanlı padişahlar, o beldenin “hadimi” olmakla övünürdü.
Kalbimizden vurdular
Ama ne var ki, bu güzellik fazla sürmedi.
İslam’ı “kalbinden” vurmak için 200 yıl çalışan İngilizler, Osmanlı’dan kopardığı o beldeleri, (ilelebet orada kalamayacağını çok iyi bildikleri için) asla emirlerinden çıkmayacak bir kabileye emanet edip uzaktan yönetmenin daha sürdürülebilir olduğunu düşündüler.
Öyle de oldu…
İslam’ın “örtüsü” altında gizlenen bu Necd Bedevileri, kendilerine emanet edilen “Vahhabilik fitnesi”ni ve İngiliz menfaatlerini ölümüne korudular.
Bunların, İslam beldelerini işgal etmiş birer “Lawrence yetiştirmesi” olduklarını yıllarca kimseye anlatamadık.
Hac ve Umre için gidenlere yıllardır “İslam” diye, İslam ile ilgisi olmayan “Vahhabilik” sapıklıklarını şırınga ettiler.
Osmanlı’dan kalan her şeyi söküp atma gayretleri de İslam dünyasını gafletten uyandırmaya yetmedi. Hatta Suud’ların, “Osmanlı” perdesi altındaki bu İslam düşmanlığını alkışlayanlar bile oldu.
Maskeleri attılar
Ne zaman ki Haçlı-Siyonist ittifakı, Türkiye’ye karşı; yerli uşaklar üzerinden yürüttükleri vekalet savaşını kaybetti, o zaman patronlar bizzat sahaya inmek zorunda kaldı.
Ve bölgedeki eyalet valileri de maskelerini bırakıp gerçek kimlikleriyle birlikte patronlarının yanında yer aldı.
Yaptıklarının Müslümanlar tarafından nasıl karşılanacağı artık Prens bin Selman’ın umurunda bile olmaz. Çünkü onun ölçüsü, Müslümanlar değil, dedelerine o koltuğu bağışlayanlardır.
İslamiyet ile ilgisi olmadığı halde “takva” diye yutturdukları sapıklıkları şimdi “ısıtarak” yeni bir Haçlı oyunu sahneliyorlar.
Yıllarca “Mescid-i Haram imamlığı”ndan sonra “iskambil imamlığı” dönüşümü, size hiç tanıdık gelmiyor mu?
Beyaz Saray Prensi bin Selman’ın yaptıklarını takip ediyor musunuz?
Önce, İsrail için başlatacağı seferberliğin muhtemel muhaliflerine yüklendi.
İçerideki Türkiye yanlılarının başına gelenler, Katar’a yönelik eylemler, Türkiye’yi hedef alan söylemler hep bu çabanın eseriydi.
Bin Selman’ın tek hedefi…
Buckingham’da Kraliçe Elizabeth’ten, Beyaz Saray’da ise Başkan Trump’tan yeni talimatlar alan “blue jeanslı yeni” Prens bin Selman, “Vahhabiliği Amerika’nın emri ile dünyaya yaydık, Tedbir almazsanız 30 sene sonra bütün Avrupa Müslüman olacak” gibi “maskesiz” beyanlarda bulundu.
Siyonizm’in, İslam dünyasına uzanan kolu olan müstakbel Suud Kralı’nın bundan sonraki tek hedefi, Mısır, BAE ve Bahreyn eyalet valileri ile birlikte, İsrail teröristlerinin öldürmekle bitiremediği Filistinlileri Sina Çölü'ne sürmektir.
***
Etrafımızda olup bitenler asrın yüzleşmesidir.
Osmanlı bakiyesi Türkiye’de, Suud’la yarış edercesine, ecdadımıza ait her şeyden kurtulmaya çalışanların kimlere hizmet ettiği daha net anlaşılıyor.
***
Türkiye muhteşem bir “asla dönüş harekâtı” yaşıyor.
Haçlı dünyası da zaten bunun için telaşlanıyor.
Ama artık bundan sonra asla durduramayacaklar.
Çünkü Türkiye de geçmişindeki ihanetlerle yüzleşiyor.