2020’ye girerken masamdaki kitaplar da değişiyor. Geçen sene uluslararası ilişkiler, siyaset ve dini düşünce üzerine okumalar yapmıştım. Bu sene ilgi alanımı değiştirmekten ziyade daha spesifik alanlarda derinleşmeyi düşünüyorum.
Benim şahsi okumalarım elbette bir yazı konusu olamaz, ama her sene sonunda/başında okurlarımızdan hangi kitapları tavsiye edebileceğimize dair sorular geliyor. Bu yüzden masamdaki kitapların bazılarını tavsiye olarak iletmek istiyorum.
Birincisi ‘Truth’, yani Hakikat… John D. Caputo’nun Penguin Kitap’tan çıkan kitabı. Alt başlık ise Postmodern Çağda Bilgelik Arayışı…
Modern dönemdeki hakikat algısının postmodern dalga sonucu nasıl bir dönüşüm geçirdiğini anlatan kitap, Aydınlanma dönemine eleştiri getirirken, hakikat olgusunun nasıl bir geleceği olabileceğini ele alıyor. Hermenötik, görecelilik, kurgusallık gibi kavramlar üzerinden yapılan değerlendirmeler bir yönüyle postmodern felsefenin temel bileşenlerini ortaya koyuyor.
Dönemsel bilimsel gerçekliğin mutlak doğru olarak dayatıldığı modern çağda hakikat buharlaşırken, hakikatin kabul ediliyormuş gibi göründüğü postmodern dönemde her şeyin, her görüşün, her yorumun doğru olarak görülmesi hakikatin içini boşaltıyor, hakikati atomize ediyor. Biri hakikati reddediyor, diğeri kabul ediyormuş gibi yapıp anlamsızlaştırıyor.
Felsefeyle ilgilenen okurlar için benzer diğer bir kitap ise “The Sociology of Philosophies- A Global Theory of Intellectual Change”.
Randall Collins’in Harvard Üniversitesi tarafından yayınlanan kitabı, Felsefelerin Sosyolojisi başlığını taşırken, entelektüel değişime küresel bir teori sunuyor.
Bir tür düşünce-felsefe tarihi özeti sayılabilecek bu kitapta entelektüel toplulukların veya dini düşünceye dayanan yapıların nasıl bir dönüşüm geçirdiği ve dönüşümlerin birbirlerini nasıl etkilediği anlatılıyor.
Asya kulvarında Çin, Hindistan, Japonya; Batı kulvarında İslam, Musevilik ve Hıristiyanlık üzerinden felsefe tarihinin gelişimi ele alınıyor. Son bölümde ise kozmolojik, epistemolojik-metafiziki ve matematiksel üç yol ele alınarak felsefenin geleceği değerlendiriliyor.
Üçüncü kitap, Büyük Güçler Hegemona Karşı- Rusya, Çin ve Hindistan’ın Yükselişi. Ehsan M. Ahrari’nin kitabı iki yıl önce Avangard Kitap’tan çıkmıştı.
Ahrari, Egemen ve Büyük Güçler şeklinde bir ayrım yaparak, küresel güçlerin rekabet, çekişme ve çatışmalarını anlatıyor.
ABD’nin Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerle ne tür taktik ve stratejilerle ilişkiler kurduğunu, işbirliği ve çatışmanın hangi şekillerde ortaya çıktığını ve gelecek dönemde büyük güçlerin nasıl manevralar yapabileceklerini ele alan kitap tehdit ve risk algılarını, menfaat ve işbirliği zeminlerini irdeliyor.
Önereceğim diğer bir kitap “Hay bin Yakzan”. İbn Sina ve İbn Tufeyl’in aynı isimli iki öyküsünü bir araya getirip yorumlayan kitap, eski olmakla birlikte yeniliğini kaybetmeyen konulara değiniyor.
Kitabı hazırlayan N. Özalp’e göre meraklı okuyucular, bu kitapta “hem eski Yunan’dan başlayarak süren bir geleneğin tarihçesini, hem de bu geleneğin İslam dünyasındaki ilk örneği ile en ünlü örneğini birlikte okuma olanağı bulabilirler”.
Kitapta İbn Tufeyl’in anlayışını analiz eden Özalp, aramak ile arınmak arasındaki ilişkiyi şöyle özetler: “İbn Tufeyl’in anlayışında aramak iki yönlü bir çabayı gerekli kılar. Birincisi gözlem ve deneylerle pekiştirilen düşünme (tefekkür), ikincisi de arınmadır. Düşünme, nesneler dünyasından başlayarak en yüce gerçek olan Tanrı’nın bilgisine ulaşana kadar aklın bütün imkânlarını sonuna kadar kullanma; arınma ise ulaşılan bilginin tadılmasını sağlayan sezgiye (keşf ve ilham) ve Tanrı’da yok olmaya (fena) ulaşmak için nefsi ve ruhu, başka bir deyişle Tanrı’nın tecelli yeri olan kalbi, dünyevi ilgi ve eğilimlerden, kir ve pisliklerden arındırma çabasını dile getirir.”
Her şeyin başı aramak, niyet etmek, gayret etmek, çaba göstermektir. Okuma ise bu arayışın en önemli parçasıdır.