67. Cannes Film Festivali’nin Klasikler bölümünde restore edilmiş 22 film gösterilecek.
Sıradan İtalyan erkeğini temsil ettiği için yönetmenlerce tercih edilirken dünya çapında bir ikon haline gelen unutulmaz aktör Marcello Mastroianni afişte... Mastroianni ile 12 filmde başrol paylaşan, hayat dolu, mücadeleci, İtalyan kadınının simgesi olan Sophia Loren, onur konuğu sıfatıyla kırmızı halıda... Loren’in konuk edilmesine vesile olan, aralarında Narın Rengi’nin de bulunduğu Cannes Klasikleri bölümünün 22 kurmaca, 2 belgeselden oluşan programının tamamı dijital projeksiyonla salonlarda...
Cannes Film Festivali’nin nostaljisi de bir başka oluyor, elbette! Klasikler, hayatta olan yaratıcıları ve restoratörleri eşliğinde Festival’in merakla beklenen prömiyerlerinden geri kalmayan bir ihtişamla sunuluyor. Sinemanın bugününün de tarihinin de ‘ihtişam’ı Cannes’ı zirvede tutan. Festival’in bütün tasarımı bunun üzerine kurulu:
Cannes Film Festivali’nin bu yılki afişinde güneş gözlüklerinin ardından sinemaseverlere bakan Marcello Mastroianni, sinema tarihinin en müthiş aktörlerinden biri... Oynadığı hemen her film klasikleşti. Blasetti, Monicelli, De Sica, Germi,Taviani Biraderler, Bolognini, Fellini, Antonioni, Scola ve Ferreri’den Tornatore’ye dek İtalyan ustaların paylaşamadığı oyuncuydu. İtalyan olmayan ustalar John Boorman, Theo Angelopoulos, Nikita Mikhalkov, Raul Ruiz, Manoel de Oliveira ile çalıştığında da çok başarılı oldu.
FRAPPIER TASARIMI AFİŞ
Ettore Scola’nın Drama della Gelosia adlı filmiyle 1970 Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Daha önce de Marilyn Monroe misali ikonları afişine taşıyan Cannes Film Festivali, 1963 yılı seçkisinde yer alan Fellini filmi Sekiz Buçuk’tan bir kareyi Herve Chigioni ve Gilles Frappier tasarımıyla afişe dönüştürdü.
Mastroianni’nin afişte olması rastlantı değil. Cannes Klasikleri arasında onun mükemmel bir performans verdiği Fellini’nin 8 1/2 u var. Mastroianni el bölümün Onur Konuğu olan Sophia Loren, 1955’te Mario Camerini’nin La Bella Mugnaia ve Alessandro Blasetti’nin Peccato Che Sia Una Canaglia filmlerinden başlayarak, Scola’nın Özel Bir Gün’ünde doruğa çıkarak, Robert Altman’ın 1994 tarihli Hazır Giyim’ine kadar hepsi birbirinden iyi 12 filmde unutulmaz bir çift oluşturmuşlardı. Şimdi Loren’e imgesiyle de olsa eşlik ediyor.
1960 yılında Vittorio de Sica’nın İki Kadın filmiyle Cannes’de En İyi Kadın Oyuncu seçilen, 1966’da da jüri başkanlığını üstlenen Sophia Loren’in yeni performansını da Cannes’da izleyeceğiz. Oğlu Edoardo Ponti’nin Jean Cocteau’nun aynı adlı (La Voix Humaine) oyunundan uyarladığı La Voce Humana adlı kısa filmde oynadı. Loren’in onuruna düzenlenecek gecede bu kısa film de başrolünü Mastroianni ile paylaştığı 1964 yapımı Vittoride de Sica klasiği İtalyan Usulü Evlilik ile birlikte gösterilecek. Loren bir de masterclass verecek.
NARIN RENGİ DE LİSTEDE
Cannes’ın restore edilerek izleyicilere sunulacak diğer klasikleri çarpıcı ve eklektik bir seçki oluşturuyor: Hitchcock’un Jamaika Barı, Renoir’ın Dişi Köpek’i, Carne’nin Gün Ağarıyor’u, İçikawa’nın Tokyo Olimpiyatları, Capra’nın Kayıp Ufukları, Sergio Leone’nin Bir Avuç Dolar İçin’i, Wenders’in Paris, Texas’ı, Oşima’nın Gençliğin Zalim Öyküsü, Raymond Bernard’ın Les Croix de Bois, Stuart Cooper’ın Overlord’u, Rossellini’nin Korku’su, Kieslowski’nin Kör Talih’i, Truffaut’nun Son Metro’su, King Hu’nun Dragon Inn’i, Lauzon’un Leolo’su, Rappeneau’nun La Vie de Chateau’su, Michel Drach’ın Le Violon du Bal’ı, Loridan ve Ivens’in Regrads sur une Revolution: Comment Yukong Deplaça les Montagnes’ı var. Aralarından iki tanesi ise Kafkasya’dan çıkan iki büyük ustanın imzasını taşıyor. Gürcü yönetmen Eldar Şengalaya’nın Mavi Dağlar’ı döneminin en iyi Sovyet yapımları arasında kabul edilmişti. Eldar Şengalaya, erkek kardeşi, Pirosmani’nin yönetmeni Giorgi ile birlikte Gürcistan sinemasının önde gelen isimleri arasında yer alır. Bürokrasiyi eleştiren Mavi Dağlar Cannes Klasikleri’nde gösterilecek.
Tiflis doğumlu Ermeni sinemacı Sergey Paracanov’un Ermeni ozan Sayat Nova’nın hayatından ve eserlerinden yola çıkıp bölge kültürünün birçok kaynağından beslenerek özgün bir anlatıya dönüştürdüğü Narın Rengi de Cannes Klasikleri arasında. Birbirinden lirik imgeleri, çarpıcı renkleri, müziği ve şiiri kullanma biçimiyle anti-konvansiyonel bir biçem oluşturan Paracanov’un dehasını ve sanat anlayışını en iyi yansıtan filmi Sayat Nova Narın Rengi.
En Batı ile en Doğu arasında gözden kaçırılan bir bölgenin sinemasından yükselen bu iki film Cannes’ın ihtişamı içinde yeniden parlayacak.