Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “malum zat” dediği Ahmet Davutoğlu, Şehir Üniversitesi ile ilgili iddialara sosyal medya hesabından cevap vermiş.
Ne söylüyor?
Hiçbir şey...
Usulsüz arazi tahsisi ile ilgili ne söylüyor?
Hiçbir şey...
Karşılıksız (yani kurnazca yapılan) “ipotek”le ilgili ne söylüyor?
Hiçbir şey...
Halkbank’tan kullanılan “karşılıksız” krediyle ilgili ne söylüyor?
Hiçbir şey...
Kötü yönetimle ilgili (vadesi gelen borçların ödenmemesi, bankanın borç yapılandırılması teklifi karşısında Mehdi bekler gibi kurtarıcı beklenmesi) ne söylüyor?
Hiçbir şey...
Durum çok açık oysa:
Şehir Üniversitesi’nin kurulmasına karar verenler (Ahmet Davutoğlu’na “diplomalı mürit” yetiştiren bir kurum olacaktır bu), Davutoğlu’nun kararı üzerine olmayan araziyi (daha doğrusu sahipli araziyi) uhdelerine aldılar.
Bir diğer ifadeyle, devlet gücünü kullanarak sahipli araziyi gasbettiler.
Sonra gasbettikleri araziyi “ipotek” göstererek, kamu bankasından 370 milyon lira kredi çektiler.
Sonrasını biliyorsunuz:
Mimarlar Odası, bahsi geçen arazinin Şehir Üniversitesi’ne devredilmesine ilişkin kararın iptali için Danıştay 13. Dairesi’ne başvuru yaptı.
Başvuru üzerine Danıştay 13. Dairesi, Mimarlar Odası’nı haklı bularak söz konusu araziyi kamuya iade etti.
Peki, kredinin tediyesi gelince ne oldu?
Üniversite yönetimi, lakayt bir şımarıklıkla, “Paramız yok” dedi ve bu borcun kamu tarafından (yani Erdoğan hükümeti tarafından) ödenmesini istedi.
Muhterem Ahmet Davutoğlu, sosyal medya mesajında bu hususlara hiç değinmiyor, üzerine vazife olan açıklama borcunu yerine getirmiyor.
Söylediği tek somut şey şu:
Biz ne yaptıysak öğrenciler için yaptık... Biz gidersek aileleriyle birlikte 7 bin öğrenci mağdur olacak...
Böyle diyor ama yalan söylüyor...
Sık sık görüştüğü Kemal Kılıçdaroğlu’ndan tevarüs etmiş olacak ki, gerçeği çarpıtıyor.
Gerçek şu:
Kimse mağdur olmayacak...
Ne öğrenciler...
Ne aileleri...
Ne de akademik kadro...
Şehir Üniversitesi, artık, Marmara Üniversitesi çatısı altında faaliyet gösterecek. Yani, Şehir Üniversitesi varlığı (öğrencisi ve akademisyen kadrosuyla), bundan böyle Marmara Üniversitesi’ne aktarılacak.
Malum zata gelince...
Bile bile gerçeği çarpıtan bu zat, biliyorsunuz, parti kurmaya hazırlanıyor... Daha doğrusu, “Sana vefadan başka bir şey göstermeyeceğim” dediği Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı (çünkü Erdoğan’ın yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor) siyasal bir örgütlenmeye gidiyor.
Diyeceksiniz ki, “Erdoğan’dan ne istedi de, birden kendisini dışarıda buldu?”
Erdoğan’dan istedikleri şunlardı: “Bir an önce parlamenter sisteme dön. Genel başkanlıktan istifa et. Ben Başbakan olayım. Ekonomi kötü yönetiliyor. Ekonominin yönetimini bizim İbrahim Turhan türünden birine ver. Batılı ortaklarımızla kavga etme... Ne istiyorlarsa ver... YPG, S-400 filan... Bunlardan vazgeç... Etrafını derhal boşalt; bizim çocuklardan mürekkep yeni bir “etraf” oluştur ve medyadaki adamlarımıza (Karar gazetesi çalışanlarına) yer aç.”
Zannetmeyin ki kafasındaki iktidar modelini hayata geçirmek için parti kuruyor.
Hayır...
İntikam için parti kuruyor.
Erdoğan’dan “bir-iki puan” tırtıklarsa, görevini yapmış olacak.