Irak Başbakanı Nuri el-Maliki, Irak’ta yayın yapan Sumayra haber kanalında, ‘Erdoğan’ın yaptığı devletlerarası ilişkilere ters’ demiş, bu da Türkiye’de haber olmuş.
Maliki, Başbakan Erdoğan’ın sadece yaptıklarını değil, açıklamalarını yani söylemlerini de devletlerarası ilişkilere ters bulmuş. Uluslararası ilişkiler uzmanı olan kişiler bakımından devletlerarası ilişkilere ters denen durumun ne demek olduğunu anlamak pek mümkün değildir. Zira devletler arasında düz olan bir ilişki türü yoktur, daha doğrusu devletlerarası ilişkiler örgü tarifi gibi iki ters bir düz şeklinde ifade edilmez. Maliki o kadar deneyimsiz biri değil ama nedense böyle bir terim kullanmış.
Anlaşıldığı kadarıyla esas olarak Başbakan Erdoğan kendisine ters gelmiş. Maliki Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarına sinir, yaptıklarına da illet olmuş. Hemen belirtelim, bu arada devletlerarası ilişkilere ters olanın Türkiye değil, Türkiye’nin başbakanı olduğu ima edilmiş. Yani Maliki Türkiye’nin dış politikasıyla başbakanın dış politikasının iki ayrı politika olduğunu da sanıyor olabilir; belki de biz yanılıyoruzdur.
Türkiye’den rahatsız
Irak Başbakanı’nın bu açıklamadan kast ettiği, Türkiye’nin Irak yönetimine karşı uyguladığı dış politikanın dostane bulunmadığı. Hatta Maliki’nin iddiasına göre, Türkiye, pardon Başbakan Erdoğan, Irak’ın Suriye gibi olmasını istiyormuş. Türkiye’nin Suriye’deki azınlık yönetimi gibi bir yönetimin Irak’ta olmasını istediği kast ediliyor olamaz herhalde; zira Türkiye azınlık yönetimlerine tamamen karşı.
Bu durumda Maliki’nin, Türkiye’nin Suriye’deki gibi bir iç savaşın Irak’ta da yaşanmasını istediğini iddia ediyor olması lazım. Türkiye Suriye’den bu kadar çekerken neden bir komşusunda daha iç savaş yaşanmasını istesin diye sormak lazım. Tüm komşularında iç savaş yaşanması Türkiye’ye ters ve kötü yönetimler eninde sonunda iç çatışmaların yaşanmasına yol açıyor. Başbakan Erdoğan, Irak’ın kötü yönetildiğini, Kürtlerin ve Şii olmayanların ayrımcılığa uğradığını ve tüm Şiilerin Maliki’den memnun olmadığını söylüyor; bunlar da Irak Başbakanı’nın tersine gidiyor, iç işlerine karışma olarak değerlendiriliyor. Yani devletlerarası ilişkilere ters denen bu.
Düzünden bakılsa, Başbakan Erdoğan’ın esasen Irak yönetimini uyardığı anlaşılacak.
Türkiye’ye tehdit
Maliki Türkiye’den gelen uyarıları, ülkeyi adil yönetme uyarıları olarak görmüyor; Bağdat-Tahran bağını kesmeye zorlayan bir baskı olarak görüyor. Bu yanlış bir algılama değil, zira Türkiye Maliki yönetiminin İran ile olan ‘yakınlığı’nı ve bu bağın Suriye ayağını şiddetle eleştiriyor; eleştirmekle de kalmayıp Barzani ile yakınlaşarak bizzat Maliki politikalarını baltalıyor.
Türkiye de bu aşamalardan geçtiği için biraz anlayışlı olmak lazım. Bir kadro ülkeyi iyi yönetemediğinde kabahati dışarıda arama kolaylığına sapabilir. Maliki, neden ülkenin kuzeyinde PKK kampları var diye sormuyor da, Türkiye’nin bu bölgede operasyon yapmasına kızıyor. Acaba ülkenin kuzeyine hakim olamadığı için mi, yoksa PKK’nın varlığından memnun olduğu için mi? PKK’nın Irak’taki kamplardan gelip Türkiye’de eylem yapması devletlerarası ilişkilere ters değil herhalde.
Başbakan Erdoğan’ın yaptığını ters bulan Maliki, gayet düz bir açıklama daha yapıyor ve Kerkük’teki Türkmenlerin Kürtlerle yaptığı ittifakı bozmaya kararlı olduğunu söylüyor. Yani Türkiye’yi Türkmenler ile tehdit ediyor, ‘Kerkük benimdir, benim kalacak’ diyor, sanki gelip Türkiye alacak.
Türkiye’nin Türkmenlerle ilgili geçmişteki hatalara düşmeyeceğini umalım ve Maliki’nin Türkmenleri pazarlık konusu yapmaya çalıştığını görelim.