Trabzonspor camiası kongreye hazırlanıyor. Müesses nizama verdiği ayardan rahatsız olanlarca kupası gasp edilen Trabzonspor, yarın aile içinde kısa bir hesap görecek. Mali tabloların analizi, gelir kaynaklarına dair öneriler ve gelecek yıllara dair planlamaların daha sağlıklı yapılması için alternatif projeler hakkında konuşulmasını beklediğimiz Mali Genel Kurul’da emin olun bunlara dair hiçbir şey söylenmeden direkt “Sen beceremedin. Git de ben geleyim” kıvamında sözler söylenecek. Dünya spor tarihinde eşine az rastlanır bir şike davasını TFF, MHK, siyaset, sermaye, mafya ve medya gücü ile kapatmaya çalışırken ortalıkta gözükmeyen ve Trabzonspor Başkanı’na destek vermeyi aklının ucundan dahi geçirmeyenler salonda hiç sıkılmadan utanmadan konuşabilecek. Utanma yeteneği olmayanların belki dört işlem yapma yeteneği vardır diyerek, sayılara dökelim istedik.
Yönetimsel anlamda eleştireceğimiz yanları olmasına karşın Sadri Şener yönetimi Trabzonspor tarihinin en başarılı yönetimi olmuştur. Başkanlık döneminde 1 Süper Kupa, 1 Türkiye Kupası, 1 Lig kupası ve Şampiyonlar Ligi’nde oynama başarısı gösteren başka bir yönetim olmamıştır. Bu başarıda emeği geçen herkese teşekkür boynumuzun borcu olmalıdır. Şampiyonluğa oynayan bir takım yaratmak, bir bedel gerektirir. İyi bir kadro, iyi teknik ekip ve bu ekibi ayakta tutacak ekonomik güç kadar, temsiliyet gücü olan bir yönetim kadrosu Trabzonspor için vazgeçilmezdir. Bu sacayağının bir tanesinin aksaması sorunlara neden olunca masayı devirircesine muhalefet yaptığını sanmak tipik bir Karadenizlilik davranışı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ne güzel demişti Şenol Güneş: “Kahvedeki de yorum yapıyor, medya mensubu da. Çoğunlukla aralarında fark göremezsiniz” Ünvanı ve makamı ne olursa olsun Trabzonspor tarihinde olmadığı kadar bir büyük saldırıya uğramışken konuşmayan, şimdilerde ise kurtarıcı edası ile ortaya çıkanların özellikle yeni nesil Trabzonsporlular gözünde o kahvedekilerden bir farkı yoktur.
Allah Sadri Şener’e kolaylık versin. İnsan rakibi ile değerlendirilir. Bakıyorum da Sayın Şener’e rakip olduğunu iddia ederek açık veya gizliden çalışma yürütenlerin hepsi bir tornadan çıkmış gibi birbirine benziyor. İster lise, ister üniversite mezunu olsunlar, karşımızda birer “Modern Mehmet Ali Yılmazcıklar”dan başka bir şey görmüyoruz.
Bir kez daha yinelemek gerekirse bize, bir zihniyet devrimi yapacak kadro lazım. O kadro da yeni nesilden çıkacaktır. Ama bu taban devrimi, taraftar dernekleriyle eski futbolculara ulufe dağıtarak gerçekleştirilmez. Sırrını isteyen “Tahrir Meydanına” baksın...