Türk futbolunun kalite sorunu olabilir... Türk futbolunun hakem sorunu olabilir... Türk futbolunun çim sorunu olabilir... Türk futbolunun transfer sorunu olabilir... Türk sporunun medyayla ilişkiler sorunu olabilir...
Ama bu tür sorunlar yumağı içinde; en önde ve en tehlikeli şekilde olanı şüphesiz ki, fanatizm ve futbol terörü gelir. Hemen onun ardından gelense, kulüplerin mali yapılanmalarından kaynaklanan ekonomik sorundur.
Sıkıntı içindeki kulübün büyük ya da küçük olması, üst ya da alt kategorilerde yer almış olması farketmiyor... Hepsi aynı cenderenin altında, inim inim inliyor. İş artık o noktaya kadar geldi ki; UEFA tarafından mecbur tutulan puan silmeler, ligden düşürmeler ve Avrupa kupalarından men cezaları devreye girdi.
***
Türk futbolunun mali politikalarında yerleşmiş en büyük ayıp, SSK primleri ya da vergi borçlarının devlete ödenmemesinden kaynaklanıyor. Yıllarca birike birike dağ haline gelen devlet borçları, iyice ödenemez olunca; dört büyükler devreye girer ve hükümetle yaptıkları bir dizi görüşme sonrası, bu borçlar anında sıfırlanır. Artık gelenek haline geldi. Yıllardır böyle sürer...
Borçlar sıfırlanınca ya da ödenebilir seviyelere indirilince, ödememe süreci yeniden başlar ve çark aynı hastalıklı şekilde döner durur... Hükümet bu konuda, artık geçmişten gelen hoşgörü politikalarına rıza göstermiyor... Sorgulama ve hizaya getirme işlemine başvurmaya başladı. Artık eski hovardalık, devleti enayi yerine koyma dönemi bitti.
UEFA da, “Bütçe açıklarımı aldığım bağışla kapatacağım” dönemini kapattı. Artık birilerinin cebinden çıkacak parayla, envanter kapatmaya izin yok. Kendi giderini, kendin kazandığın parayla karşılayacaksın... Eskisi gibi yağlı kapıya yaslanmak yok!
Hesapsız, kitapsız, hatta vicdansız transfer dönemi tarihe karıştı. Görüyorsunuz; artık Real Madrid ve Barcelona gibi rüya takımlar bile ceza alıyor. Senin de gözünün yaşına kimse bakmayacak. Adam olun!