En az iki farklı dünya olduğuna kuşku yok. Birinin basın dünyası ve kamuoyu öncelikle düşürülen Malezya uçağıyla ilgileniyor, diğerinin gündem başlığında ise Gazze var.
Düşen uçağı öne alan dünyada Gazze konusu, İsrail saldırısı olarak ele alınıyor ve çoğu yerde ikinci haber niteliğinde. Gazze’den genel olarak yıkılmış bina görüntüleri veriliyor, resimlerde insan yok. Ölen insanlar birer rakam niteliğinde. Üçüncü başlık ise, Montreal, Paris, Londra ya da başka ‘Batı’ başkentlerindeki İsrail protestoları oluyor. Hani sanki İsrail’in esas kusuru bu kentlerdeki halkı tahrik etmekmiş gibi.
Gazze’yi öncelikli gören kamuoylarında ise, düşürülen Malezya uçağı, Mart ayında kaybolan Malezya uçağı muamelesi görüyor. Aksilikler sürekli Malezya havayollarının başına geldiği için kanıksama mı oldu, bilinmez. Ancak Filistin’i öne çeken dünyada bu uçakla ilgili haber ve görüntülerde genel olarak enkazın yer aldığını, olası şüphelinin resminin yayınlandığını, yani insanlardan söz edilmediğini vurgulamak gerekiyor. Ölen insanlar sadece rakam niteliğinde.
Ölenler kim?
Dünyalardan birinde uçağı vuran füzenin nereden atıldığı, kimin emir verdiği tartışılıp duruyor. Bu arada yanlışlıkla mı vuruldu yoksa kasten mi düşürüldüğü konusu da Batı basınında yer alan temel konular. Ölen kişilerin öyküleri hüzünlü yayınlarda dönüp duruyor. Uçak enkazının yağmalanması, hiçbir önlem alınmadan pervasızca insanların ölüler arasında gezinmesi, cesetlerin günler sonra morglara götürülmesi gibi skandallar da sürekli haber yapılıyor. Uçağın kara kutusunun kime teslim edileceği tartışması da cabası.
Düşen uçakta ölenlere üzülmemek mümkün değil ve üzülmek için de ölenlerin kimliklerini değil sadece masum insanlar olduklarını düşünmek yeterli.
Ancak yapılan yayınlar yoluyla, ölenlerin kimlikleri öne çıkmış vaziyette. Yani Gazze’de ölenlerin tam tersine.
Filistin’de ölenlerin sadece bazılarının yaşları hakkında fikrimiz var, kim olduklarını ne yaptıklarını bilmiyoruz. Aslında bilmek de gerekmiyor, öldürülüyor olmaları üzülmek için yeterli. Ama Malezya uçağını öne çıkaran yayınlara bakıldığında, insan sanki o uçakta ölen canların daha değerli olduğu hissine kapılıyor.
Öldürenler kim?
Malezya uçağını öne çıkaran dünyada gözler Rusya’ya, Gazze’yi öne çıkaran dünyada gözler ABD’ye yöneliyor. Ukrayna’daki Rusya yanlılarının adeta çoktan ayrı bir devlet kurduklarını, Rusya’nın burayı cephaneye çevirdiğini, Ukrayna’nın da çaresiz kaldığını anlıyoruz. Öte yanda ise İsrail ne yaparsa yapsın, ne kadar silah kullanırsa kullansın hepsinin meşru müdafaa sayılmasını sağlayacağını bir kez daha idrak ediyoruz.
Ukrayna Rusya’sız, İsrail ABD’siz açıklanamaz, sonuç bu. Uçak üzerinden Rusya’ya, Gazze üzerinden ABD’ye baskı uygulamak için çok uygun bir konjonktür. Ancak, hem Ukrayna hem İsrail ‘Batı’ya bakıyor. Ukrayna çaresizliğini vurgulayarak, İsrail de radikalizmle mücadelesine destek isteyerek. İsrail’e ABD arka çıkmasa, Rusya; Ukrayna’yı Rusya sahiplenmese ABD hemen devreye girecek. Dolayısıyla İsrail ve Rusya yanlıları için ikinci bir seçenek var ve esas hamilerine bir tür şantaj yaptıkları ileri sürülebilir.
İki farklı dünya bu gelişmelerin bir sonucu gibi. Ancak ortada bir sorun var. Aynı anda hem Rusya hem de ABD bu gelişmelerden zarar görüyor. Ne Rusya yanlılarının ne de İsrail’in desteklenmesi, Rusya ile ABD’nin elini güçlendirmiyor. Aynı anda ikisinin birden zalimleri destekleyen durumuna düşürülmesi kimin işine gelir diye sormak gerekmez mi?