- MALE (Maldivler) -
Yaklaşık 350 bin nüfusu olan Maldivler, turistler açısından bir “tatil cenneti” olarak adlandırılabilir ama, insan, bu ülkenin içine girdikçe, gezegenimizin kültürel açıdan ne tür renkler taşıdığını görebiliyor.
Evet, bir deniz-kum-güneş ülkesinden söz ediyoruz. Başkent Male’nin ada üzerinde kurulu havalimanına indikten sonra sizi bekleyen sürat teknesine veya deniz uçağına binip, önceden yerinizi ayırttığınız mercan adalarından birindeki otelinize yol alabilirsiniz...
Döndüğünüzde, palmiye ağaçlarının süslediği bembeyaz kumlu plajlar ve Hint Okyanusu’nun lacivert sularıyla süslenmiş “hatıra fotoğraflarınızla” eşe-dosta, “ben Maldivde’yken” öykülerinizi anlatabilirsiniz... Oysa, acaba Maldivler, sizin gördüğünüzden ibaret mi?..
Yaklaşık 1.200 irili-ufaklı adaya sahip, bir okyanus ülkesi... Adalarının denizden yüksekliği ortalama 1 metre... Uçaktan baktığınızda, insanoğlunun yaşadığı dünyaya tutunma gayretinin en güzel örneklerinden biriyle karşılaşıyorsunuz. Normal şartlar altında uçsuz bucaksız bir okyanusun orta yerindeki bu minicik adalarda ne işimiz var?
Kişi başına 8.000 dolar geliri yakalayarak artık “dünyanın en az gelişmiş ülkeleri” liginden, “gelişmekte olan ülkeler” ligine transfer olmuş Maldivler... Futboldaki gibi...
Futbol önemlidir
Futbol, her zaman, yaşamın gerçeklerinin göstergesi ya, bunu, insan Male’de daha iyi anlıyor. Maldivler, 1972 yılında başkent yakınlarındaki Kurumba Adası’nda kurulan ilk “resort hotel”i ile dünya turizminde “ben de varım” derken, ilk milli futbol maçını da 1979 yılında Scheysell Adaları’yla yapmış, sonuç, 9-0 mağlubiyet. Bitmedi, 1997 yılında karşılaştığı İran karşısında tam 17-0’lık mağlubiyeti tatmış!.. Kendisi de eski bir futbolcu olan ülkenin önde gelen turizmcilerinden Ahmed Naseem, “İran bizi 2011’deki maçta 1-0 yenebildi, ama biz o maçı aslında alırdık” diyor. Maldivler’in, 2008 Güneydoğu Asya Kupası’nda Pakistan, Sri Lanka ve Hindistan’ı yenerek şampiyon olması bir başka dikkat çekici sonuç... Bütün bunlar, ülkenin çok az gelişmişlikten gelişmekte olana geçiş sürecinde yaşanıyor. Ülke kalkındıkça, küçük Maldiv, bir milyarlık Hindistan’ı dize getirebiliyor... Gariptir, aynı dönemde “otoriter yönetimden” bir anda demokrasiye geçiyor.
Maldivler Parlamentosu’nun üyelerinden Ahmed Hamza’nın bu konuya yaklaşımı ilginç: “Ana kültürünü Hindistan’dan alan, Müslümanlığı ile Ortadoğu’ya yakın duran çok ilginç bir kültürel zeminden söz ediyoruz. Ama, komşularımızdan ayrıldığımız ana nokta, inatçılığımız. Bu yapı, beraberinde ekonomik kalkınmayı, futboldaki başarıyı ve demokrasi anlayışını da getirdi...”
İslam’ın yumuşak yüzü
Bizim Büyükada ile Heybeli’nin toplamından biraz küçük Male Adası’nın 125 bini aşan nüfusu ilginç... Dünyanın metrekareye düşen nüfus açısından en yüksek oranlara sahip kentinin sokaklarında dolaşırken, Maldivler’in yalnız “balayı geçirilebilecek bir tatil yöresi” olmaktan çok uzak bir yapı taşıdığını görüyorsunuz. Burası, Müslüman olmayanların vatandaşlık hakkını alamadığı, yerel halkın yaşadığı adalarda içki satışının yasak olduğu “dini hassasiyetleri yüksek” bir ülke... Ama bu yapı, Ahmed Hamza’ya göre, bakın Maldivler’i, dünya açısından hangi noktaya taşıyor: “Dünyanın bütün ülkelerinden, her kültür ve dinden insan topraklarımıza vize almadan girer, doğal güzelliklerimizin tadını çıkarır ve ülkesine döner. Müslüman bir toplum olarak misafirlerimizi asla dinlerine göre dışlamayız, aksine, misafirperverliğimizle onlarda çok iyi izlenim bırakmaya çalışırız. 2008’den bu yana, İslamiyet ile demokrasinin birbirini rahatsız etmeden bir arada yaşayabileceğinin en güzel örneğini veriyoruz. Radikal akımların dinimize karşı büyük bir tuzak olduğuna da inanıyoruz. Burada yarattığımız deneyimin de özellikle Ortadoğu için örnek olmasını çok arzu ediyoruz...”
Bir milyarlık Hindistan’ı futbolda yenen bir ülkenin, demokrasi-İslam uzlaşmasında bu ölçüde iddialı bir yapı taşımasını sürpriz olarak görmüyorum.
Burası önümüzdeki 10 yıl içinde geliştireceği “off-shore” bankacılıkla Asya’nın önde gelen finans merkezlerinden biri olmaya hazırlanıyor... Bir daha buralara ayak basmak nasip olur mu bilmem, başarırlarsa, geleceklerini ve yaratacakları sentezleri çok merak ediyorum...