Türk sinema festival yelpazesinin üç büyükleri İstanbul, Antalya ve Adana’daki ödüllü filmlerinin yarıştığı 3. Malatya Film Festivali sinemanın Şampiyonlar Ligi gibiydi...
3. Malatya Film Festivali bu yılın son büyük sinema organizasyonu. Türkiye’deki festivalleri ikiye ayırmak gerekiyor. İlk olarak üç büyükler geliyor, İstanbul, Antalya ve Adana film festivalleri. Bu festivallerin dışında ise Mardin, Tunceli, Malatya arada bir yapılan Elazığ ve Anadolu şehirlerini dolaşan Gezici Festival. İkinci saydığımız festivaller sinema endüstrisine etkilerinden çok yapıldıkları şehirlere etkileriyle öne çıkıyorlar. Bu şehirlerin kısıtlı olan sosyal ve kültürel hayatlarına büyük etkisi oluyor festivallerin. Özellikle öğrencilerin heyecanı görülmeye değer.
Valilik himaye ediyor
İnsanları bir haftalığına olsa bile ortak bir etkinliğin etrafında topluyor sinema haftaları. Malatya Film Festivali’nde özellikle bunu gördüm. Sinemayla ilgisi olmayan pazarcılar, çarşı esnafı bile gelen oyuncuları görmek, dükkanlarında konuk etmek için ellerinden geleni yaptılar. Malatya Film Festivali’nin kendine has bir özelliği var. Belki de Türkiye’de ilk kez bir sinema festivali valiliğin önderliğinde yapılıyor. Belediye veya sivil toplum örgütlerinin düzenlediği festivallere alıştık ama Malatya Valiliği’nin bu organizasyona verdiği destek çok sıra dışı bir başarı. Üstelik organizasyonu başlatan valinin değişmiş olması da pek bir şeyi etkilememiş. Aynı hız ve istekle Malatya festivaline sahip çıkıyor.
Ödüllü filmler yarıştı
Malatya Film Festivali’nin bir diğer özelliği ise yılın son döneminde yapıldığı için diğer festivallerde ödül almış filmleri birbiriyle yarıştırması. İstanbul, Antalya ve Adana’da yarışıp ödül alan filmler burada kapıştı. Jüri için diğerlerine göre daha zor bir seçkiydi. İstanbul Film Festivali’nin yıldızı Tepenin Ardı, Antalya’nın Zerre’si, Adana’nın birincisi Babamın Sesi Malatya’da jüri karşısına çıktı. Bunun yanında Oscar aday adayımız Ateşin Düştüğü Yer ve bence festivallerde kulak arkası edilen Lal Gece de bu üçlüyle beraber Malatyalıların karşısına çıktı. Ve ilk kez bir jürinin seçimlerinde içimi sinema adına rahatlatan tercihler gördüm. Tabii ki bazı kararlara katılmadım. Mesela En İyi Film Ödülü’nü alan Tepenin Ardı’nın yönetmeni Emin Alper’in En İyi Yönetmen ödülünü almasını isterdim. Jüri ise Lal Gece ile Reis Çelik’i bu ödüle layık gördü. Emin Alper kalbimden geçse de Reis Çelik’in aldığı ödülü yine de alkışladım. Çünkü Lal Gece de bir sinema başarısı benim için. En İyi Kadın Jale Arıkan olunca ise çok mutlu oldum çünkü Antalya’da da bence o ödülü almalıydı.
Doğal plato Malatya
En İyi Erkek oyuncu ödülünü Tepenin Ardı’ndaki bütün erkek oyunculara paylaştırmaları ise ilginç bir tercihti. Burada İlyas Salman’ın biraz hakkının yendiğini düşünüyorum. Ama hep iyiler içinden bir diğerini seçti jüri. Jürinin bu tercihleri saygı duyulacak seçimlerdi. Sinema dışında Malatya şehrinin doğal güzelliklerini bu satırlara mutlaka işlemeliyim. Levent Vadisi, Arapgir, Pertek, Yeşilyurt gizli cennetler. Sinemacılarımızın bu doğal platoları mutlaka görmesi lazım, Malatya’nın da festival sayesinde bu doğal güzelliklerini tanıtması. Son söz olarak ise Malatya Valiliği’nin önderliğindeki festivale belediyenin ve özellikle İnönü Üniversitesi’nin daha büyük destek vermesini ve ortak etkinlikleri artırmaları gerektiğini söylemeliyim.