Türkiye’de kulüp yöneticiliği öteden beri tartışılır. Futbolumuzun Avrupa’dan çok gerilerde kalmasının nedeni sizce yöneticiler olabilir mi. G.Saray Başkanı Ünal Aysal, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile ‘Stiller farklı’ diyor. Ve ekliyor “Bizde başkan söyler, diğerleri yapar yok. Herkesin söz hakkı var. Tartışma olur, kavga olmaz.”Aziz Yıldırım ise herkesin malumu, seyirciye müdahale eder, sahaya iner, soyunma odasına gider. 3 dakikada efsane bir oyuncuyu siler. Başkan Fikret Orman ise “Feda” dedi, göreve geldi, hayal kırıklığına uğrattı, vedası yakın gözükmekte. Beşiktaşlı’nın bu icraatlarla geleceğe umutla bakması çok zor.
5-6 yıl evvel yine büyük bir takımın başkanını, teknik direktörlük için karar kıldıkları ismi teyit için aramıştım. “Ne yönetimi kardeşim. Ben kararımı verdim, anlaştım iş bitti!” demişti. Kartal’ın “Feda” etmekten kanatları kırık, gönlü buruk. Samet hoca elindekiyle ya tutarsa diye deneme yapıyor. Son dakikada Olcay’ın kaçırdığı gol sonrası kendini yere atan arkadaşlarının görüntüsü, kim ne derse desin takım olmanın amatör ruhu.
G.Saray yönetiminde her kafadan bir ses çıkar. Transferlere bakın; Eboue 29, Cris 35 yaşında, 30’luk Melo, Hamit ve Elmander’i de unutmayalım. Fatih hocam hala “Hayatım boyunca başkana bağlı çalıştım” derdinde. İnsanı nelerle uğraştırıyorlar. Oyun felsefenizden hiçbir zaman ödün vermeyeceksiniz ama arıza çıkaran oyuncuların alternatifleri yok. Cluj karşısına 7 yabancı ile çıkıyorsunuz, 10 kişiye karşı beraberliğe razı oluyorsunuz. Şanssızmıydık. Yağmurdan mı, zeminden mi... Fatih hocamın felsefesinde şansa yer yok. Ama yanlış transfere yer var.
Fenerbahçe’de kararları veren tek adam başkan Aziz Yıldırım. Alex sonrası kızgınlık geçmedi. Kocaman’ın “Faydalı olamazsam anında bırakırım” sözleri kayıtlarda. Kapalı defansları çözmede sıkıntı yaşayan Fenerbahçe’ye Limassol karşısında Allah futbol şansı versin. Kulüplerimizde kurumsal yapılar tam anlamıyla işlemiyor. Profesyonel yöneticiler çaresiz. Yanlış transferler yüzünden kulüplerimiz parasını çarcur etmeye devam ediyor. Bakın ligimize, derbilere keyifsiz, tatsız-tuzsuz maçlar. Hala Avrupa’da beraberlikler, yenilgiler sevinçle karşılanıyor. “Mal sahibine benzer” değişen bir şey yok.