"Hala Fırat’ın ötesine, karşısına geçemezsiniz diyor. Geçecekler. Göreceksin geçecekler. Sen de suyun bu tarafından izleyeceksin. Mal mal izleyeceksin. Göreceksin.”
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu “YPG’yi iki kez vurduk. Fırat’ın Batısına geçerse yine vururuz” açıklamasına cevap olacak bu terbiyesiz sözleri, terör örgütü PKK’nın Meclis’teki temsilcisi HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş geçen yıl Ekim ayında sarf etmişti.
“Biji Obama”yla başlayan konsomasyon turuna, önce “ABD’nin askeriyiz” ardından Rusya devreye girince “Rusya’nın da askeriyiz” diyen, Esed göz kırpınca “Yav biz aslında Esed’in de askeriyiz” açıklaması yaparak pervane misali dönen PYD’yi korumak, kollamak için bol keseden sallamıştı Demirtaş.
“Terör kardeşi” FETÖ’nün 15 Temmuz işgal girişimini avucunu ovarak bekleyen PKK, PYD, DAEŞ, DHKP-C, AB, ABD, Almanya, İngiltere, Belçika gibi, Selahattin Demirtaş da umutlanmış, işgal başarılı olursa terör koridoruna sahip olacağını hayal etmişti belli ki.
“Fırtına” obüsleri teröristleri nasıl sarstıysa, Demirtaş da öyle sarsılmış, hayal âleminden sabahın 4’ünde uyanmıştı. Ama uzun yıllar boyunca gerçeklerden uzak yaşamanın verdiği sersem tavırdan kurtulamamış olacak ki eli kanlı diktatör Esed’den rol kapmak için gün boyu saçmaladı durdu.
Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Cerablus’ta başlattığı ve Türkiye’nin destek olduğu harekâtı Esed bile işgal olarak tanımlayamamışken, Selahattin Demirtaş Türkiye’yi işgalcilikle suçladı.
Yani, Kasım Süleymani önderliğinde binlerce askeri bulunan İran, eğitim adı altında subaylarını görevlendiren Almanya, destek olmak adına kurmaylarını konumlandıran Amerika, çıkarlarım var diyerek üs bile kuran Rusya veya başka başka sebeplerle ajanlarını görevlendiren İngiltere, İsrail, Fransa işgalci değil, koalisyon gücüyle hareket eden Türkiye işgalciydi Selahattin Demirtaş’a göre.
Sırtını dayadığı PYD’nin arkasından çekilmeyeceğini umarak ön alma gayretiyle hareket etmesi pahalıya patladı kendisine. Türkiye’nin rest çektiği Amerika’nın “Fırat’ın batısına geçmeyeceksin” emrini alan terör örgütü PYD “emredersiniz” deyip dönünce iyot gibi açıkta kaldı Demirtaş.
Gerçeklerden kopmak böyle bir şey olsa gerek. Birilerini “mal mal bakmakla” itham ederken, kuyruğunu kıstırıp gerisin geriye giden terör yandaşına mal mal bakarken bulursun kendini.
CHP’nin yol ayrımı
CHP konvoyuna yönelik PKK saldırısı CHP için de partinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için de şaşırtıcı oldu. Öncelikli olarak geçmiş olsun dileklerimizi iletelim.
Ama 15 Temmuz’da “yerli ve milli” gücün yani halkın yanında duran, HDP’yi de bu gücün yanına çekmek için “davet edilselerdi iyi olurdu” açıklaması yapan Kemal Kılıçdaroğlu herhalde pişmandır.
Çünkü FETÖ gibi, onun ortağı PKK terör örgütünün de haz etmediği tek şey halkın sesinin dinlenmesi ve halkın yanında yer alınmasıdır. “Darbeyi desteklemiyoruz, seçilmiş hükümetin ve halkın yanındayız” diyen CHP’nin kalemini kırmaya çalışan bu terör örgütlerinin gerçek yüzünü umarım daha iyi anlamışlardır.
Kupacı Ergun
“Cemaatin hizmetlerini bilen ve takdir eden biriyim” cümlesiyle başlayıp özür üstüne özür dileyen “Bu kupa Amerika’ya girsin” cümlesinin sahibi aymazlıkta sınır tanımıyor.
Ergun Babahan, Kılıçdaroğlu’nun konvoyuna yönelik saldırıda yine klavye başına geçti, kupayı soktuğu Amerika’daki efendisinden aferin almak adına bu kez CHP Lideri’ne saldırdı, Kılıçdaroğlu’nu tehdit etti.
“Faşizme destek veren herkes bedelini ödeyecektir. Buna Kılıçdaroğlu da dahil. Bu henüz başlangıç” diyebilen Babahan’a hatırlatmakta fayda var. “Terörizme destek veren sen ve senin gibiler de bunun bedelini ödeyeceksiniz. 15 Temmuz sonrası yaşananlar henüz başlangıç”