Medya koalisyon görüşmelerinde kötü bir sınav veriyor.
Kötü doğru tanımlama değil, kötü niyetli demek daha doğru belki de...
AK Parti Ankara Milletvekili Mücahit Arslan ismi üzerinden bir örnekle anlatayım size durumu:
AK Parti-CHP ilk görüşmesi 13 Temmuz tarihinde CHP Genel Merkezi’nde yapıldı.
Görüşme ilk başta 1 artı 4 kişi olarak planlanmıştı.
1 dediğim genel başkanlar artı 4 dediğimde görüşmede bulunacak diğer kişilerin sayısıydı.
Hem siyaset hem de diplomaside kuraldır,heyet sayıları her zaman eşit tutulur.
Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin’de yapacağı görüşmelere katılacak heyetlerde de sayı mutlaka eşittir.
Her neyse CHP Genel Merkezi’nde yapılacak görüşmenin ilk başta 1 artı 4 planlandığını yazıp devam edelim.
***
Görüşmeden önce CHP tarafı tutanak tutulmasını talep etti ve görüşmenin şekli 1 artı 5 olarak değişti.
CHP’nin talebinin ardından AK Parti son anda listeye AK Parti Ankara Milletvekili Mücahit Arslan da eklendi.
Şaşılacak bir yanı yok bu eklemenin zira Arslan zaten partinin içinde oluşturulan CHP komisyonu üyelerinden biriydi.
Ama kötü habercilik ya da kötü niyetli habercilik burada ortaya çıktı.
Mücahit Arslan çok uzun yıllar boyunca Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte çalıştığı için, hemen “Erdoğan görüşmelere kendi temsilcisini yolladı” haberleri yapıldı.
***
Devam eden görüşmelerin Salı günü yapılan yeni ayağında Mücahit Arslan bir kez daha yer aldı
Dün baktım bir gazetede “Saray Komiseri” yazmışlar Mücahit Arslan için.
Yorumun hedefi aslında Arslan değil Erdoğan, bunu anlamak için alim olmaya gerek yok.
Ancak CHP istediği için ilk görüşme heyetine son anda eklenmiş, görüşmelerin bir kısmına da katılmayan birini hedef seçince açık veriyor insan.
Bir not daha, siyaset bir bilimdir.
Mücahit Arslan’ın tek özelliğinin çok uzun yıllardır Erdoğan’a yakın çalışmak olduğunu zannedenlere söyleyeyim, büyük hata yapıyorlar.