Siyasette önemli savrulmaların yaşandığı bir dönemdeyiz.
AK Parti bünyesinden üç parti çıktı, biri kendini kapattı ikisi devam ediyor. MHP'den İP, İP'den de ZP çıktı. CHP'den çıkanların sayısını unuttuk.
Bunlar siyasetin doğasında var olan şeyler.
Birkaç istisnayı dışarda tutarsak ana gövdeden kopan partilerin uzun soluklu olmadıklarını görüyoruz. Uzun soluklu olanların da bir varlık gösteremediklerine şahit oluyoruz.
Fikri düzeyde partisinden ayrılan ve kendi fikirleriyle siyaset yapanları ben şahsen takdir ediyorum. Yeni fikir, yeni söylem, yeni program ve yeni hedefle yola çıkanların ayrıldıkları partiyi eleştirmek yerine kendi fikirlerini anlatmalarını da dürüstlük olarak görüyorum.
Ancak ayrıldıktan sonra kendi fikir ve programı yerine sürekli ayrıldıkları partiyi ve yönetimini hedef alan söylemlerle siyaset yapanları ve onlara destek verenleri halk da tasvip etmiyor ben de etmem.
Diğerleri bir tarafa dün birlikte siyaset yaptığımız kimi arkadaşlarımız şimdi farklı partilerde siyaset yapıyorlar. Parti içindeyken hiçbir yanlışa sesleri çıkmayan partinin meşru zeminlerinde bile yanlışlar konusunda sessiz kalan o arkadaşlarımızın bugün bütün sermayelerinin AK Parti ve Erdoğan eleştirisinden ibaret olmasını üzülerek takip ediyorum.
Şu veya bu sebeple partiden ayrılabilirler, kendi tercihleridir saygı duyarım. Ama partide yüksek mevkilerdeyken sesi çıkmayanların bugün akşam sabah eski partilerini eleştirmelerini ilkeli bir siyaset olarak değerlendiremiyorum.
Hadi onları da bir kenara koyalım dün basının değişik kademelerinde AK Parti'yi savunan ve bu sayede yüksek mevkilere gelen kimi arkadaşların bugün sabah akşam AK Parti ve Erdoğan muhalefetiyle yatıp kalkmaları da -kırıcı bir kelime kullanmak istemiyorum ama- tek kelimeyle üzücü buluyorum.
Maalesef en son Prof. Dr. Hayreddin Karaman'ın iktidarı desteklemesine de tahammül edememişler, hocanın samimi ikazını dillerine dolamışlar. Türkiye Düşünce Platformu'nun bu husustaki açıklamasıyla yazıya nokta koyalım. Platformun açıklaması şöyle:
"Bir zamanlar iktidar nimetlerinden en üst düzeyde faydalanan kimi basın mensuplarının, bugünlerde iktidara muhalefette birbirileriyle yarışıyor olmasını ibretle takip ediyoruz.
En son ömrünü İslam'a adamış binlerce öğrenci yetiştirmiş onlarca kitap telif etmiş Hayreddin Karaman hoca hakkında başlattıkları karalama kampanyasına bu zevatın öncülük etmesini de yine ibretle takip ediyoruz.
Başkan Erdoğan'ın şahsında güçlü Türkiye düşmanlığı yapan çevrelerin yürüttüğü kara propaganda sürecinde o propagandanın bir parçası olmamak gerektiğini söyleyen Karaman hocanın yazılarını haksızlığa prim vermek olarak değerlendiren yaklaşımı şiddetle kınıyoruz.
Karaman hoca ne haksızlığı savunur ne de doğruların söylenmesine itiraz eder. Onun söylediği 'Her söylediğin doğru olsun ama her doğru her yerde söylenmez.' kuralının bir yansımasıdır.
Karaman hoca, 'Din nasihattir.' hadisinin manasını makamlarını kaybedince düşünceleri de değişenlerden daha iyi bilir.
İktidarı uyarmanın da doğruları söylemenin de yol ve yöntemini Karaman hoca hem bilen hem de uygulayan istikamet sahibi bir ilim adamıdır.