Bir büyüğü ancak başka bir büyükten öğrenebiliriz. Dün perde arkasına geçen Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri'nin hüviyetini Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu tek cümleyle bizlere gösteriyor: "İşte yürek bu: Allah sevgisi, Resûl'ü sevgisi, Şeriat sevgisi, veli tab'ı bu!"
Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri, "Tasavvuf ehli, Şeriat'ın en gerçek hizmetlileridir. Hedefleri de, tek kelimeyle Şeriat'ı tekmil etmektir; yoksa ondan başka, ayrı ve müstakil yola girmek değil." ölçüsünün vücud bulduğu bir isimdi.
Tasavvuf adı altında İslâm ahkâmını göz ardı edenlere mukabil Efendi Hazretleri, tıpkı iki bin yılın yenileyicisi İmam-ı Rabbanî Hazretleri gibi "Şeriatı daha güzel yaşayabilmek için tasavvuf" anlayışını müntesiblerine aşıladı. Ömrünü bu yolda feda eden Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri, dünyanın dört bir yanından gelen âlimlerin ittifakıyla 2010 senesinde asrımızın müceddidi ilan edildi.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ah, küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap / Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap" diye vasıflandırdığı Batılılaşma dayatmalarına karşı Efendi Hazretleri her alanda direndi ve muzaffer de oldu. Mütevaffâ Cumhuriyet Gazetesi yazarı Toktamış Ateş'in, "Ben Türkiye'de bir tane devrimci tanırım, o da Fatih Çarşamba'daki Mahmud hocadır." demesi boş lakırdı değil hakikat!
Efendi Hazretleri sadece Batıcı dayatmalarla mücadele etmedi. Başta, 80 ve 90'larda İslamî ve Ülkücü kesimi tesir altına alan İrancılık ve Dinlerarası Diyalog sapkınlığı olmak üzere itikadi sapmalarla da mücadele etti.
Tabiî ki bu mücadelelere karşı düşman da boş durmadı; Efendi Hazretleri'nin yetiştirdiği ve çok değer verdiği iki hocasını, ki biri aynı zamanda damadıydı (Hızır Hoca), İsmailağa Camii içerisinde şehid ettiler.
Mahmud Ustaosmanoğlu Hazretleri, Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine tam ittibâ ile zamanımızın "Ferd Hakikati"nin temsilcisiydi.
Talebelerini Allah yolunda okumaya ve okutmaya teşvik ederdi. "Ben yaşlandım, bu saatten sonra okuyamam, ömrüm yetmez" mazeretini kabul etmez, "Sen okumaya başla, ömrün yetmezse mezarda sana tamamlatırlar" buyururmuş.
Uzun yıllar cezaevinde olduğum için sohbetlerine katılmak nasib olmadı. Cezaevinden çıktığımda da Efendi Hazretleri sohbet yapmayı bırakmıştı. Cezaevinde, ondan gelecek selam ve duayı iştiyakla beklerdik. Bizleri selamından ve duasından mahrum etmezdi. İnşaallah bundan sonra da himmetinden mahrum etmez. Ehlinin mâlûmudur, Allah dostları perde arkasına geçtiklerinde kınından çıkmış kılıç gibi olurlar!