Gazeteciler sitesinde, “Taşgetiren mahalleyi kızdıracak” başlığı altında bir haber yayınlandı.
Haberde şöyle deniyor: “Hürriyet yazarı Akif Beki ile Star yazarı Ahmet Kekeç arasında sönmeye yüz tutan ‘Trumpçılık’ kavgasına Star yazarı Ahmet Taşgetiren de dahil oldu... Ancak Taşgetiren, köşe komşusu Ahmet Kekeç'ten değil de Akif Beki'den yana tavır koydu...”
Gazetemizde yazan bütün yazarları, neredeyse bütün yazıları okurum.
Başka mecralarda görsem uzak duracağım “eğitim-sağlık” yazılarını bile okurum.
Doğal olarak, Akif Beki’yle kavgamda Akif Beki’den yana taraf tuttuğu iddia edilen ağabeyimizin yazdıklarını da okudum.
İlk okuduğumda böyle bir izlenim edinmemiştim.
Kaçırdığım ya da atladığım bir şey mi var diyerek, bir kez daha okudum.
Satıraralarını didikledim.
Taşgetiren, evet, “bir yerlere” ya da “birilerine” cevap veriyor ama o “bir yerler” ve “birileri” hakkında somut bir çıkarımda bulunamadım. Kendimi de o yere koyamadım.
Kime cevap veriyor, hangi mahalle sakinini “kızdırmaya” çalışıyor Taşgetiren?
Bilemedim...
Bunu kendisinin açıklaması daha doğru olur.
Bana, mahalleyi, mahalleden birilerini değil de, hükümetin dış politikasını eleştiriyormuş gibi geldi.
Eleştirebilir...
Belki de hükümeti karşısına almak istemediği için, itirazlarını mahalleden “muhayyel” birileri üzerinden dile getirme cihetine gitti.
Bilemiyorum. Yazarlık hünerini sorgulayacak halimiz yok.
Bana cevap veriyorsa (bir kavgada taraf olmuşsa), bilmek isterim.
Bunu köşesinde belirtmeli...
Değilse, bunu da belirtmeli ya da adı geçen siteyi tekzip etmeli.
Tanıdığım Taşgetiren böyle yapar diye düşünüyorum.
Akif Beki’yle “sönmeye yüz tuttuğu” söylenen “Trumpçılık” kavgamıza gelince...
Böyle bir kavga yok.
Belki bir “polemik girişimi...”
İddia sahibi Beki’den, merakımı mucip olan bazı soruların cevabını istemiştim.
Tuhaf ve ne dediği anlaşılmayan bir yazıyla mukabele ettiğini görünce, yaptığım işin gereksizliğini anlamış, “polemikten çekildiğimi” açıklamıştım.
İddiasını somutlayamayan, ne dediği anlaşılamayan, üstelik neye itiraz ettiğinizi çözemeyen biriyle neyi tartışacaksınız, hangi meseleyi çözeceksiniz?
HAMİŞ
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Anayasa Mahkemesi’ne gitmeyeceğiz” açıklamasını heyecanla, sevinçle, “Galiba bu defa CHP’de güzel şeyler olacak... CHP değişiyor. Bravo Kılıçdaroğlu’na!” nümayişleriyle karşılayan arkadaşlara, aynı Kılıçdaroğlu’nun birkaç gün önce aynı Anayasa Mahkemesi hakkında sarf ettiği sözleri hatırlatırım.
Değişen, CHP ya da Kılıçdaroğlu değil.
Değişen, Anayasa Mahkemesi...
Eski (“arkabahçe” düzenine göre hareket eden) Anayasa Mahkemesi olsaydı, TBMM’den geçen “anayasa değişikliği”ni “esas”tan görüşür, “iptal” yoluna giderdi.
Böyle şeyler yaptılar çünkü.
Üzerlerine vazife olmadığı halde, yetkilerini ve sınırlarını aşarak, Hürriyet’in “411 el kaosa kalktı” başlığıyla ifade ettiği anayasa değişikliğini esastan görüşüp iptal ettiler.
Bu Anayasa Mahkemesi, “esas”a giremeyeceğini, sadece “usul” denetlemesi yapmaya yetkili olduğunu biliyor...
Muhtemeldir ki, bu şuurla davranıyor...
Ben olsam, “Bravo Kılıçdaroğlu” değil, “Bravo Anayasa Mahkemesi” derdim!