“Sivas olayı örgütlüydü; Madımak hâlâ yüreğimi yakıyor” demiş Ahmet Karabilgin... “İnsanların yanmasını engelleyemediğim için sorumluyum, ama arkamda devlet var sanıyordum” da demiş...
Ahmet Karabilgin2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta meydana gelen ve 37 can alan uğursuz olay sırasında ilin valisiydi. Önceki gün TBMM Komisyonu önüne çıkıp ‘Madımak olayı’nı kendi gözünden anlattı. Olayın engellenmesi için Ankara’da ulaşabildiği herkesle konuşmuş, emrindeki görevlilere emirler yağdırmış...
Öyle söylüyor Ahmet Karabilgin yıllardan beri, ancak söyledikleri olayın diğer tanıklarının anlattıklarıyla fena halde çelişiyor. Vali Karabilgin’in gün boyu süren olaylar sırasında makamından çıkmadığını, gelişmelerin vahametini Ankara’ya iletemediğini, duruma müdahaleye askeri çağırmakta geciktiğini ileri sürüyor yakınında bulunanlar...
Vali “Sorumluyum” diyor demesine, ama olayın ardından açılan soruşturmadan dolayı Danıştay tarafından suçsuz bulunduğunu eklemeyi de unutmuyor...
Sivas’ta utancından hâlâ kurtulamadığımız olayların bir ‘tertip’ olduğu çok açık... Süleyman Demirel’in cumhurbaşkanı olması sonrası başbakanlığı üstlenmiş Tansu Çiller ile ‘en kısa süreli içişleri bakanı’ rekorunu elinde tutan Mehmet Gazioğlu’nun acemilik dönemlerinde yaşanmıştı olay... Başbakan yardımcısı Erdal İnönü günler öncesinden “Geliyorum” diyen olaydan, kendisini arayan SHP Sivas milletvekili Ziya Halis’in uyarısıyla saatler sonra haberdar olmuştu...
Ziya Bey olayları yerinde izliyordu; Emniyet güçlerinin ve altıbin mevcudu olan Tugay’ın olayda büyük sorumluluğu bulunduğunu o gün bugündür tekrarladığı biliniyor.
Tugay komutanı Tuğg. Ahmet Yücetürk bütün sorumluluğu Vali Karabilgin’in sırtına yıkıyor. Dediği şu: “Sayın Vali Ahmet Karabilgin acaba vicdanen rahat mı? Elinizde polisiniz, jandarmanız, size bağlı alay vardı. Bunları kullandın mı, bunlar neredeydi? Onun vicdanı olayda hayatını kaybeden 37 kişiden dolayı kapkara. Vicdanını aklamaya çalışıyor. Yukarıda Allah var ona hesap verecek. Karabilgin, Sivas gibi yere gelecek en son valiydi."
Ahmet Karabilgin’i Sivas’a vali gönderen Erdal İnönü’ydü. Vali olarak atanmadan önce Başbakan yardımcısı Erdal İnönü’nün danışmanı olarak görev yapıyordu Ahmet Karabilgin...
CHP’nin şimdiki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazeteciliğe meraklı olduğunu biliyoruz. Dersim’de yaşanan 1937-1938 kıyımının en yakın tanıklarından İhsan Sabri Çağlayangil’i bulup ağzından “Dersimliler fareler gibi gazlandı” cümlesini alan röportajı gerçekleştiren oydu. Sivas olayını da yakın takibe almış ve Madımak Oteli’nin ateşe verilip 37 kişinin ölmesine yol açan olayın tanıklarıyla röportajlar da yapmış Kılıçdaroğlu...
Görüştüklerinden ‘A. S.’ isimli, olay sırasında ‘sivil’ görevde olan polis memuru, gelişmeleri yerinde izleyen güvenlik güçlerinin takviye kuvvet talebine Vali Karabilgin’in kulak asmadığını, ekiplere “Zor kullanmayın” nasihatında bulunduğunu, olaya karıştığını teşhis ettiği kişileri ele vermemesi için evine gelen birilerinin “Hayatınla oynarsın” tehdidine maruz kaldığını anlatmış Kemal Bey’e...
“Zor kullanılsaydı” demiş S. A., “Sonradan yaşanan olayların hiçbiri yaşanmayacaktı...”
Kılıçdaroğlu’nun ‘Munzur-Dersim’ dergisi için 6 Ekim 2001 tarihinde yapıp dergiye teslim ettiği röportaj hiç yayımlanmamış...
Morga ‘öldü’ diye kaldırılan Serdar Doğan “Ben bunların üç çapulcunun işi olduğuna asla inanmam; Sivas derin bir organizasyondu” görüşünde. Sivas’a doğru yola çıkarken “Pir Sultan etkinliği Valiliğin evsahipliğinde yapılıyor, arkamızda devlet var; ayrıca yanımızda ünlü isimler olacak, herhalde onlara kimse bir şey yapmaz” diye düşünmüşler...
Fikri Sağlarkültür bakanı olarak o gün gelip heykeli açacakmış; gelişini son anda iptal etmiş... “Fikri Sağlar Susurluk ve derin devlet ilişkisi konusunda kitaplar yazdı, panellerde konuştu, yetmedi dizi yaptı, ama bunca yıldır Sivas’la ilgili tek kelâm etmedi” diyor Serdar Doğan...
Belki TBMM Komisyonu kendisini dinler de olayın perde arkasını bir de Fikri Sağlar’dan öğreniriz.