Bu yazı bir futbol yazısı değil.
Pazartesi günleri iktisat yazıları yazmaya öncelik veriyorum, bugün de aynısını yapacağım ama bugün konu 2013 bütçesi, büyüme-cari açık ilişkisi falan değil, bir ucundan tutmaya çalıştığım futbolün ekonomi politiği üzerine.
Dün geceki Fenerbahçe-Karabükspor maçını, Lualua’yı ve Kongo’lu, 32 yaşındaki bu oyuncunun 69. Dakikada attığı şahane gölü izleyebildiniz mi?
Mükemmel bir teknik, mükemmel bir zeka, Volkan’ın kapattığı köşeden harika bir gol.
Lualua Karabük’e geldiğinden beri de bunu yapıyor; 12. Haftada Arena’da da Galatasaray’a 3-1’lik aynı tarifeyi uyguladılar, Lualua bu maçta gol atmadı ama sahada kaldığı 83 dakika Galatasaray savunmasını dağıttı.
Bu oyuncunun, Lualua’nın Kardemir Karabük’e kaç paraya geldiğini merak ettiniz mi?
Blackpool’a (İngiltere) sıfır bonservis bedeli ödendi, kendisine de beş yüz bin avro; iyi değil mi?
Gelelim Fenerbahçe’de harikalar yaratan (!) bazı isimlere.
İsviçre’nin bizi eleyen Young Boys (Genç Oğlanlar) takımından aldığımız Bienvenu için Young Boys’a dört milyon avro bonservis bedeli, Bienvenu’ye de yine dört milyon avro ödedik, Fenerbahçe’ye transfer maliyeti sekiz milyon avro oldu.
Bienvenu Fenerbahçe’ye ne verdi, iki sene sonra böyle bir adımın Fenerbahçe’den geçtiğini hatırlayacak kimse olacak mı?
Niang’a sekiz milyon avro bonservis ödendiğini hatırlıyorum, notlarımda kendisine kaç para ödendiğini bulamıyorum.
Niang’ın Fenerbahçe’ye katkısı ne olmuştur, hatırlayan var mı?
Dia’ya da bonservis olarak altı buçuk milyon avro ödedik, Dia bize ne verdi?
Dün gece 69. Dakikada Lualua’dan yediğimiz o harika golü izleyince internetten Lualua’nın sıfır bonservis bedeline ve kendisine ödenen beş yüz bin avroluk (500.000 euro) transfer parasını öğrendim ve kafama yine bin bir türlü karanlık ihtimal üşüştü.
Fenerbahçe’nin 2012-2013 sezonu bonservis bedelleri toplamı 134 milyon avro iken, Kardemir Karabükspor’un sadece 31 milyon avro ama dün gece (Cumartesi) Kardemir Karabükspor Fenerbahçe’nin düpedüz tozunu attı.
Bu durum bir maçlık tesadüftür de diyemiyoruz, aynı Karabük 12. Haftada da Galatasaray’ın tozunu Arena’da atmış idi; Lig’in 17. Haftasında Fenerbahçe ile Karabükspor arasında da sadece üç puanlık fark var, FB dördüncü, Karabükspor altıncı sırada.
Oysa iki takımın görünür fiyatları arasındaki (134 ve 31 milyon avro) fark puan cetveline, sahaya yansıyandan çok çok daha büyük.
Bu manzaranın nedenleri üzerinde kafa yormadan Türkiye’de futbol üzerine konuşmanın anlamlı olmayacağını düşünüyorum; meseleyi sadece yönetim becerisiyle açıklamak da bence pek mümkün değil.
Benim ilk aklıma gelen ihtimal, başta Fenerbahçe olmak üzere, büyük kulüplerde fiyatların tümüyle yanlış oldukları.
Fiyatlar da kendi kendilerine yanlış oluşmazlar, birileri bu fiyatları çarpıtır.
Bu “birileri” fiyatları nasıl ve neden çarpıtmaktadırlar.
Yabancı futbolcu transferlerinde kara para mı aklanmaktadır?
Kendilerine menajer denen kişiler büyük takımlara yapılan transferlerde bu transfer işlemleri üzerinden başka birileriyle paylaştıkları kara paralar mı elde etmektedirler?
Bu başka birileri kimlerdir?
Hepsi tecrübeli, hatta kurt işadamı olan takım başkanlarının gözleri önünde bu işler nasıl gerçekleşmektedir?
Yok, böyle işler olmuyor denir ise, Bienvenu’nün, Niang’ın, Dia’nın performansları ne iştir, Cumartesi gecesi Lualua’nın attığı gol nedir?
Bu konular neden hiç konuşulmamaktadır?
Bu işler Aykut’un istifasından da, Aziz Yıldırım’ın “Silivri’de benim arkamda olmayan taraftar Fenerbahçeli değildir” çok nezih ifadesinden de çok daha önemli değil mi?
twitter.com/KarakasEser