Sezonun ikinci yarısında siftah yaptı Beşiktaş. Önceki iki maçı (MİY+TRB) kar yağışı nedeniyle ertelenmişti. Hemen şunu deyivereyim ki öyle lig hamlığı falan yoktu Beşiktaş’ta. Ligi çok özlemişlerdi.
Daha ilk saniyelerde yiyeceği golle şoka girebilirdi. Savunma açığında topla buluşan Larsson’un vuruşunu Tolga önleyemese! Sanırım bu şok kamçıladı biraz da Beşiktaş’ı. Gaziantep son ZTK maçında GS’a karşı pasif bir oyun gösteren Gaziantep değildi. Her yerde kalabalıklaşarak basıyorlardı. Diriydi. BJK buna baş eğmedi. Topu ayakta oyalamadan takımda tutmaya özen gösterdi. Baskıyı böyle kırdı. Ersan’ın formasını alan Marcelo ile Rhodolfo’nun uyumunun derecesini daha netleştirememiştik ki sezon başından bu yana sürekli oynayan Rhodolfo dizinden bir sorun yaşadı, yerini öteki yeni stoper Alexis Delgado’ya bıraktı! Delgado-Marcelo ikilisinin uyumunu hemen rapor etmek yanıltıcı olur. Kısaca ‘dünü idare ettiler’ diyebiliriz.
BJK’ın verdiği pozisyonlar onların uyumsuzluğundan değil, hücum dönüşlerindeki aksaklıklardan doğdu. İlk gol, o ana değin maçı iyi götüren genç kaleci Alperen’in hatasıyla oluştu... İkincisi İsmail’in top kazanma özgüveninden, Gökhan’ın iyi pasından ve Oğuzhan’ın minicik alanda üç rakibine çalım atabilme becerisi ve soğukkanlılığından doğdu. Gomez ilk yarıda toplarla vuruş pozisyonunda buluşmamış, kendine hazırlık yapmak zorunda kalınca vuramamıştı. İkincisinde Üç kez tek vuruşluk yakaladı topu, iki filelere bir direğe attı! Dünkü Beşiktaş’ta topu çabuk kullanan, kaybettiğinde hızla kazanmaya girişen bir takım oyunu kişiliği vardı önce. Sonra da bu kimliği yaratmada bireysel öne çıkışlar da oldu. Önce Tolga! Üç pozisyonda çok başarılıydı. İsmail’in, Gökhan’ın, Oğuzhan’ın, Olcay’ın, Sosa’nın kendilerini oyuna verişleri üst düzeydeydi.