Genellikle kupa maçları dört büyük takımımız için koskoca bir angarya oluyor. Kulüp ve takım yapıları bu maçlara fazla özen göstermiyor. Zaten alınan neticeler de bunu açık ve seçik ortaya koyuyor.
PTT 1. Lig’de oynayan Kayseri karşısındaki Fenerbahçe’nin ortaya koyduğu futbol; İsmail hoca için övgülere değil, eleştirilere sebep olmuştur. Özellikle savunmanın göbeğinde Kadlec’in bireysel hatalarına Hasan Ali de ilave olurken, kalesinde gol gördü.
Ligin değeri farklı. Çünkü şampiyonluk yarışı özellikle üç büyükler arasında olağanüstü çekişmeye neden oluyor. Ayrıca bu yarış bu şekliyle heyecan veriyor. Fenerbahçe’nin orta sahasında Emre Belözoğlu olmayınca Meireles’in de yokluğunda, yük bir tek Mehmet Topal’a biniyor. Başarılı oluyor mu? Bana göre hayır. Hücum bölgesinde gol ayağı olarak beklentilerdeki Webo futbol kalitesinin inanılmaz sıkıntılı görüntüsüyle, gol yapabilecek yaratıcılıktan yoksun ve de olağanüstü beceriksizdi. Emenike’nin de son maçlardaki isteksiz, arzudan yoksun ve de beceriksizliklerini eklersek, Fener’in bu bölgede sıkıntılı olduğu gözüküyor. Altyapıdaki bazı genç futbolcuları kupa maçlarında denenmesi İsmail hoca için iyi düşünce ama asla yeterli değil.
Galatasaray ise Hamza hocadan sonra bir kıpırdanış bir hareketlilik kazanmış olsa bile; onlar da kupada yenilgiler alarak emekleyerek gidiyor. Galatasaray’ın vazgeçilmez golcüsü Burak’ın yokluğu nedeniyle, bu mevkide Sarı-Kırmızılar, beklentilere cevap vermekte sıkıntılar yaşıyor.
Beşiktaş’a gelecek olursak... Ligdeki varlığını sürdürüyor; lider Fenerbahçe’nin ensesine yerleşerek şampiyonluk için var gücüyle mücadele veriyor. Onun da kupayla pek yakından uzaktan ilgisi yok. Yapılan yeni transferlerle şampiyonluğun en büyük adayı benim diyen Beşiktaş’ın bu haftaki Mersin maçında alacağı sonuç herkes tarafından merakla bekleniyor.
4. büyüğümüz Trabzon ise Erkan Zengin’i kadrosuna katınca futbol kalitesini biraz daha iyiye götürür gibi olmasına rağmen, onun da kupadaki son maçtaki kaybı ve ligin sıralamasındaki yeri, kendisine yakışmıyor.