"Yeni dünyada bugüne kadar Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları açısından Akdeniz havzası ve bu havza içinde yer alan Kıbrıs adasının taşıdığı önemde stratejik önemi haiz bir coğrafya keşfedilmemiştir."
Dünyaca ünlü İngiliz şair ve oyun yazarı William Shakespeare, ünlü eserlerinden Otello'da Kıbrıs'ı bu şekilde tarif ediyordu. Devletlerin coğrafi özellikleriyle siyasetleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalı olarak tarif edilebilecek olan jeopolitik açıdan Kıbrıs, Akdeniz'deki uçak gemisi olarak tanımlanmaktadır. Tarih boyunca dönemlerinin güçlü imparatorluklarının idaresi altına almak için uğraştıkları Ada, 1960'taki bağımsızlığına kavuşuncaya ve ardından yaşanan olaylar sonucu tarihte "Kıbrıs sorunu" olarak anılıncaya kadar Mısır İmparatorluğu, Büyük İskender, Bizans İmparatorluğu, İngiliz Krallığı, Osmanlı İmparatorluğu ve son olarak Birleşik Krallık hâkimiyeti altında kalmıştır.
Doğu Akdeniz'deki enerji rezervlerinin bölge ülkeleri tarafından paylaşılması meselesi, Doğu Akdeniz'de sert hamleleri içeren bir tür enerji satrancına yol açtı. Münhasır ekonomik bölge kavramı etrafında şekillenen Doğu Akdeniz'deki enerji rezervleri üzerindeki güç mücadelesi, bölgedeki tarihi Kıbrıs ve Arap-İsrail sorunlarına farklı bir boyut katarken mevcut krize ilave bir faktör de oluşturuyor.
Kıbrıs açık sularında ve Levant bölgesinde tahmini doğal gaz rezervinin 1076 milyar metreküp olduğu, kısa dönemde yapılacak arama çalışmalarıyla bu rakamların artabileceği Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency-IEA)'nın raporunda belirtiliyor. Raporda, buradaki kapasitenin kullanıma sunulmasına gölge düşüreninse Kıbrıs, Arap-İsrail ve Suriye meselesinin yarattığı siyasal istikrarsızlık olduğu belirtiliyor.
BM 1982 Deniz Hukuku Konvansiyonu tarafından "bir devletin belirlenen bölgede deniz kaynaklarının keşfi ve kullanımı üzerinde özel haklar kullandığı alanlar" olarak tanımlanan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), kıyı çizgisinden 370 km'ye kadar bir alana tekabül eder. İstisnası ise mevcut durumdaki gibi münhasır ekonomik bölgelerin çakışmasında yani kıyı çizgilerinin birbirlerinden uzaklığının 740 km'den az olması durumunda ortaya çıkar. Bu alanların belirlenmesi "ortay hat çizgisi", "bölgelerin ilgili taraflarca anlaşmayla belirlenmesi" ve mukayeseli unsurları göz önünde bulundurmayı gerektiren "hakkaniyet ilkesi"ne dayanmasını gerektirir.
İsrail ile Filistin ile 7 Ekim 2023'ten beri alev alan çatışma sonrasında, Doğu Akdeniz'de 16-20 Ekim'de sondaj yapacağını duyuran Türkiye'nin sondaj gemisinin 'dibine' gönderilen Amerikan ve İngiliz donanmasına ait saldırı ve devriye gemisi ve gözetleme uçaklarına karşılık, Putin'in 'uyarı değil hatırlatma' diyerek devriye emri verdiği Karadeniz'deki Khinzal (Hançer) füzelerinin bu gemilerin menzilinde olduğunu duyurması, Doğu Akdeniz'deki rezervlerin büyüklüğü düşünüldüğünde enerji satrancında, 'oyun büyük' dedirten cinstedir.