Cuma akşamı Elazığ merkezli 6.8 şiddetindeki depremde 36 insanımız vefat etti, 1600 de yaralımız var. Vefat edenlere Allah’tan rahmet yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum.
Yaşadığımız coğrafya gereği depreme alışık bir milletiz. Çok da acı tecrübelerimiz var. Alışık olmadığımız, deprem sonrası devletin devletliğini göstermesiydi. Gerek 2011 senesinde 7.2 şiddetindeki Van depremi gerekse Cuma akşamı Elazığ depremi sonrası devlet devletliğini gösterdi.
Cuma akşamı gördük ki, deprem sonrası için devlet de millet de hazır. Deprem öncesi yapılması gerekenlerin yapılıp yapılmadığı ayrı bir mevzu. Bu mevzuyla alâkalı yapmamız gereken çok şey var. Devletin yapması gerekenlerle birlikte halk olarak da yapmamız gerekenler var. Elazığ depreminde köydeki evi yıkılan ve enkâz altındaki babasını kurtaran bir köylünün, yan taraftaki yıkılmayan evi gösterip, “Bak bu sapasağlam duruyor. Ben yaptırmadım. Param da var ama evi yaptırmadım. Parayı öbür tarafa götüreceğim ya!” diyerek kendini hesaba çekmesi gibi hepimiz bu hususta kendimizi hesaba çekmeliyiz. Yan yana olan binanın biri yıkılıyor diğeri yıkılmıyorsa suçu başkalarında aramaya gerek yok.
Cuma akşamında beri seferberlik sürüyor. Deprem bölgesine yardımlar organize bir şekilde (Devlet demek bu değil mi!) ulaşıyor, yurdun dört bir köşesinden insanlarımız hayatları hiçe sayıp deprem bölgesine giderek arama kurtarma çalışmalarına katılıyorlar.
Anadolu’dan dalga dalga yayılan iyilik, yardımlaşma birbirimize olan güvenimizi bir kez daha kavîleştirirken tabiî ki çukur seviyeli bir hayat süren leşler de boş durmadılar. “Müslüman Anadolu halkının başına bir musibet gelsin de biz de cerahatimizi kusalım” diye bekleyen bu leşler deprem haberinin düştüğü anda inlerinden irinlerini akıtmaya başladılar.
Bizler bölgedeki eş dostu arayarak hâdisenin vahâmetini anlamaya çalışıp ne yapabiliriz diye düşünürken mezkûr güruh yalan bilgiler yaymaya başladılar. Yardıma koşanlar hakkında iftiralar atıp onların morallerini bozmaya, dezenformasyonla devletin ve halkın dikkatini deprem bölgesinden çekip yalanlarıyla meşgul etmeye çalıştılar.
Hamdolsun, it ürüdü insanlık kervanı yürüdü. Lâkin bu leş güruh bir millî güvenlik sorunudur. Deprem öncesi ve sonrası için devlet nezdinde neler yapılacağı konuşulurken bu leşlere karşı da hangi tedbirlerin alınması gerektiği konuşulmalı. Devlet, acımız üzerinde depinenlerin sesini anında kessin ki bizler de “devlet devletliğini yaptı” diyelim!