Diyanet İşleri Başkanlığı iki hafta önce camilerde okuttuğu Cuma hutbesinde, Müslüman erkeklere farz olan Cuma namazını erkeklerin rahatça kılabilmeleri için şu teklifte bulunmuştu: "Çalışanlarımızın ve öğrenci kardeşlerimizin en önemli farz ibadetlerinden birisi olan Cuma namazını eda edebilmelerine yardımcı olalım. İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını Cuma namazının vaktine göre düzenleyelim."
Her ne kadar rejim laik olsa da halkının ekseriyeti Müslüman olan bir ülkede gayet olağan bir teklif. Diyanet İşleri Başkanlığı tam tersi bir teklifte bulunması olağan dışı olurdu. Gerçi Eski Türkiye'de bizlere olağan dışılıkları yaşatan hoca kılıklı şarlatanlar da az değildi. "Çalışmak da ibadettir, patronun amirin izin vermiyorsa Cuma'nın farziyeti üzerinden düşer" diye fetva uyduran şarlatanlar hep resmî ideolojiye çalışıyorlardı. Şimdi ise adlarını hatırlayan yok, kuburda resmî ideolojiye çalışmanın hesabını verme mesaisindeler!
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mezkûr hutbesiyle birlikte Eski Türkiye'nin artıklarını yine laiklik histerisi tuttu. Halkın Kurtuluş Partisi adlı garip bir oluşum, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında "Anayasa'nın 2'nci, 4'üncü, 14'üncü, 24'üncü, 136'ncı ve 174'üncü maddelerine aykırılık", "Anayasa'yı ihlal" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarını işlediğini belirterek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.
Bu garip oluşum halkın taleplerinden haberi yok bir de onu kurtaracakmış! Neyse, onların irapta mahalli yok. Anlaşılan, laiklik histerisiyle meşhur olmaya çalışıyorlar.
Gelelim Eski Türkiye'nin artıklarına. Kendilerini unutturmamak için eskiden olduğu gibi salyalar akıtarak saldırıyorlar. Yalnız eskiye göre bir fark var artık belirleyici, yönlendirici unsurlar değiller. Bunun farkındalar ve bu husus onları daha da azgınlaştırıyor.
Kendilerini geliştiremediler. 100 yıl önce neyseler bugün de aynılar. Dogmacı, hurafeci ve yobaz halleri sürüyor. Müslüman Anadolu halkını ve onun inancını sevemediler. Türkiye'deki resmî dogmaların savunuculuğunu yaparken Müslüman Anadolu halkına düşman oldular. Öyle düşmanlar ki, halkın Cuma namazını rahatça kılabilmesi için Diyanet'in talep ettiği basit düzenlemeye bile höykürebiliyorlar. Onlar da biliyor ki Diyanet Cuma düzenlemesini halktan gelen yoğun şikâyetler neticesi gündeme getirdi. Lâkin onlar için halktan daha önemli olan resmî dogmalar.
Maalesef Müslümanların pasif tavırları sebebiyle bu güruh vatanımızı kendilerinin babalarının malı zannediyor. Bu ülkenin gerçek sahipleri Müslüman Anadolu halkıdır. Bir asır önce ters yüz edilen ehram tekrar eski haline gelirken bunların yaygaları kaale alınacak değildir. Müslüman Anadolu halkı ne istiyorsa o olacaktır!