Yazıyı yazdığım pazar günü öğleden sonra bizden fazlaca uzak sayılmayacak bir yerde, Kudüs’te, Mescid-i Aksa’ya bitişik ‘Ağlama Duvarı’nın önünde bir âyin yapılıyordu. Ovadia Yosef ve Shlomo Amar adlı hahamların davetiyle gelmiş olan Musevi cemaatin ‘âyini’...
Âyinin sebebi Gazze’ye askeri harekât... Haham Amar herkesi âyine davet etmiş, Haham Yosef ise ülkenin dört bir tarafındaki hahamların, Museviler için ‘kutsal’ olan cumartesi (şabat) günü boyunca, Ahd-i Kadim’den (Tevrat) Mezmurlar kitabının 83. âyetini okumalarını tavsiye etmiş...
Ne var Mezmurlar’ın 83. âyetinde? İsrailoğullarını yok etmek isteyen Tanrı düşmanlarını Tanrı’nın hâk-ü yeksân eyleyeceği ‘müjdesi’ var... Amar, “İsrail halkı birlik ve inanç üzerine yaşayan ve bunda başarılı olan bir halktır; yaralıların tamamen iyileşmesini dilerim, ölenlerin ailelerine de taziyelerimi bildiririm” demiş...
Haham Yosef’in bir isteği de, geleneksel olarak sadece oruç tutulan günler ile Yom Kippur bayramında okunan ‘Avinu Malkeinu’ duasının bu sabahın âyininde okunması...
İsrail’in Gazze’ye saldırdığını, ilk saldırıda, biri hedef seçilmiş Ahmed Jabari olmak üzere beş kişinin hayatını kaybettiğini, sayısız Filistinli’nin yaralandığını, müteakip saldırılarda ölen Filistinli sayısının arttığını ve İsrail’in kara harekâtını başlatma hazırlığını bilenlere tuhaf gelmiş olmalı bu yazdıklarım... Bazılarınız hayal hânemin eseri bir senaryo bile sanabilirsiniz Ağlama Duvarı önünde toplanmayı, duaları...
Saldırılar başlar başlamaz takip ettiğim yabancı yayınlar arasına ‘Jerusalem Post’ (JP) gazetesini yeniden kattım. Amar ve Yosef soyadlı hahamların bu girişimleri dünkü JP gazetesinde yer alıyordu. JP bir gün önce de haham Yosef’in saldırılar sonrası neler hissettiğini okurlarına geniş biçimde yansıtmıştı.
Yosef, sabah âyini sonrasında, cemaatine, “İsrail halkının düşmanları, bilhassa Filistinliler, bizleri çok rahatsız ediyor; askerlerimiz için, İsrail ordusu için dualar etmeliyiz” demiş... Kendisi de, “Tanrım, İsrail ordusunu kutsa, koru, yardımcı ol, güçlendir ve yücelt” diye dua etmiş... “Böyle şer insanlar için kitapta yazıldığı üzere, ordumuzun bütün düşmanları kılıçla yok olsunlar; onların kılıçları kendi kalplerini koparsın, okları kırılsın” da demiş haham...
Gazete yaşlı haham Ovadia Yosef’in Shas adlı siyasi hareketin manevi lideri olduğu ayrıntısını da veriyor.
JP öyle sandığınız gibi ‘dini ağırlıklı’ bir gazete değil; tam tersine ‘lâik’ bilinen bir yayın organı. Ancak saldırılar başlar başlamaz bu tür haberlere yer vermeye, hahamların görüşlerini okurlarına aktarmaya başladı JP...
Bnei Brak örgütünden haham Gershon Edelstein de, öğrencilerine, Tevrat eğitimlerine daha fazla ağırlık vermeleri tavsiyesinde bulunmuş; “Çünkü” demiş haham “Tevrat hem korur hem de karşılığını verir; koruyup karşılığını veren bir tek odur.”
Ultra-Ortodoks diye anılan Bnei Brak örgütü siyasi çizgisinin savunucusu olduğunu JP’den öğrendiğimiz haham Haim Kanievski’ye, Gazze tarafından gelebilecek atışlara muhatap olan yerleşim yerlerinde yaşayanların evlerinden ayrılmalarını tavsiye edip etmediği sorulmuş. “Elbette edebilirler, buraya, Bnei Brak’a gelsinler” demiş...
Neden Bnei Brak? “Tevrat’ın öğretildiği yerlere kimse zarar veremez” demiş haham Kanievski ve eklemiş: “1990-91 ilk Körfez Savaşı günlerinde Irak’tan İsrail’e 42 Scud füzesi gönderilmişti; onlardan hiçbiri bizim buraya isabet etmedi. Bu yüzden Tevrat derslerimizi artırmalıyız; çünkü tek garanti ve savunma yöntemi budur.”
‘Lâik’ bilinen bir gazetede iki gün üst üste böylesine dini mahiyet taşıyan haberler okuyunca, “Acaba gazetenin yazarları eleştirsin diye mi haberleri gazeteye koydular?” diye düşündüm. Öyle ya. “Hoca, bu nasıl kafa?” veya “İmama bak, imama!” türü manşetlere ve o manşetler üzerine yapılan dehşetengiz yorumlara alışık bir ülkeyiz biz.
Tek bir eleştirel yazı yoktu Jerusalem Post’ta...