O pencere aylarca sımsıkı kapalı kaldı. Kapıda buket buket çiçekler.
Çarşamba günleri o kapının önünde buluşuldu. Sonra herkes evlerine dağıldı.
Aylar sonra yolum Paris’e düştü. O sokaktan geçerken gözüm o pencereye takıldı.
La Fayette sokağı 147 numaradaki o kapıya. Paris suikastinin işlendiği o dairede artık başkaları yaşıyor.
Pencerenin önünde pijamalı bir adam duruyordu. Sokağa yansıyan bu tek karede, güpegündüz işlenmiş bir cinayetin üzerindeki sır perdesi seçiliyordu.
Belli ki, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürüldüğü Kürdistan Enformasyon Bürosu’na yeni kiracılar taşınmış.
Sahi Paris suikasti soruşturması hangi noktada?
Ömer Güney adındaki suikast zanlısı cezaevinde kalmaya devam ediyor.
Ömer Güney’i cezaevinden kaçırma yönünde girişimler kamuoyuna yansıdı.
Olayı soruşturan Fransız savcının bilgisayarının çalınması da kamuoyuna yansıyan bir başka önemli detay oldu.
Suikastin hedefine ulaşamadığını söylemek mümkün. Çözüm süreci bütün hızıyla devam ediyor.
PKK’nın Paris yapılanmasında suikastin zanlısı olarak gündeme gelen tek isim olan Ömer Güney ile yakın olan isimler örgüt içi soruşturma sonucunda Kandil’e çağrıldılar. Örneğin Paris’teki PKK davalarının sanıklarından Nedim Seven, suikastin ardından Kandil’e çağrıldı.
Paris suikastinin üzerinden aylar geçti.
Henüz dava açılamadı.
Fransız savcının bilgisayarına yaklaşacak kadar Fransız mekanizmasına yakın eller, soruşturmayı duraklattı.
Son durum budur.
Dünya 5’ten büyük
Sivil toplum her zaman karar vericiler üzerinde etki gücüne sahiptir. “Yok sayıyorum” diyen yönetici bile sivil toplumun ayak seslerine kulak kesilir. Şimdi de küresel ölçekteki bir soruna karşı küresel boyutta bir sivil toplum adımı sözkonusu. Bu hareketin Türkiye’deki adresi “Genç Siviller”. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesine referansla bulunmuş bir slogan “Dünya 5’ten Büyük”.
Geride bıraktığımız hafta New York’ta düzenlenen BM toplantısı marjında bu girişimin lansmanı yapıldı. 2015 yılının Nisan ayında da girişimler farklı boyutlara taşınacak. Sanatçılar ve ünlü isimler de bu sivil toplum hareketine destek veriyor.
Dünya birbiri ardına insanlık dramlarıyla karşı karşıya kalıyor. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi beş ülke de bu dramlara “veto hakkı” denen şeyle ortak oluyor. Suriye’de kimyasal kullanan bir Beşar Esad’a, Gazze’yi yerle bir eden bir İsrail’e sesini çıkaramıyor. Ya da çıkarmıyor. Zulüm ve vahşet yeryüzüne hakim oluyor. Gücü olan zayıfı eziyor. Dünyanın önde gelen haber ajansları da BMGK daimi üyesi beş ülkenin büyük ajansları olduğu için uluslararası algıyı yöneten de bu beş ülke oluyor. İngiliz Reuters, ABD’nin Associated Press, Fransız AFP, Rus Itar-Tass ve Çin ajansı Xinhua dünya algısını yönlendiren ajanslar. BM’nin kuruluşuyla İsrail devletinin kuruluşu arasındaki paralellik de başka bir konu tabi... Neyse, laf lafı açtı, bir sivil toplum projesinden nerelere geldik!