Kuzey Kore lideri Kim-Jong Un’un tehditleri devam ettikçe, dünyanın dikkati daha fazla Asya kıtasında yoğunlaşıyor. Giderek tırmanan gerilim bir sıcak çatışmaya dönecek mi? Şimdi herkesin yanıtını aradığı soru bu. En az Pyongyang’daki çılgın lider kadar, Washington’dan da tırmanışa benzin döken açıklamalar geliyor. ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore’nin tehditlerine yönelik sert açıklamalarını sürdürüyor. Acaba herkes bu gerilimden muzdarip mi, yoksa bu gerilim birilerinin işine mi geliyor? Bir durum tesbiti yapalım önce küresel kriz ve tehdit tablosu açısından.
Trump’ın işbaşına gelmesinin ardından yaşananlara bir bakalım bu tespiti yaparken. Önce Katar merkezli bir Körfez gerilimi izledik. Dört Arap ülkesinin Katar’a yönelik blokaj hamlesi ve orada yeni bir hegemonya alanı açma girişimi bertaraf edildi. Ardından eşzamanlı olarak Pakistan’da Başbakan Newaz Şerif’e yönelik yargı darbesi ve Venezuela’da yapılan ve ABD’nin sonucunu tanımayacağını açıkladığı seçimlerin ardından bastırılan askeri darbe girişimi yaşandı. Venezuela’da ABD yanlılarının darbe girişimini yüzlerine gözlerine bulaştırmalarının ardından, ABD’nin “pazularını” gösterme ihtiyacı var. İngilizce yarı-diplomatik bir şekilde “flexing muscles” diye de tanımlanan şeyden bahsediyorum. Ve tırmanışa geçen Kuzey Kore tehditleri. Son olarak da, açıkça tarih ve koordinat veren Pyongyang’ın meydan okuması. Dikkatler Rusya soruşturmasındayken, ABD Başkanı’nın yakın çevresi bu soruşturma nedeniyle ifade verirken, hatta ev baskınları yaşanırken, birden Asya’dan, dünyanın en uç laboratuvarından gelen bu mesajlar.
Öte yandan, bir anlığına ABD gazetelerinin dış haberlerle ilgili başlıklarını okumayı bırakıp, Trump’ın mesajlarına bakacak olursanız, başkanın ABD’li diplomatları ayağa kaldıran demecini de göreceksiniz. Öyle ki, Rusya’nın ABD’li diplomatları sınır dışı etme kararını soran gazetecilere öyle bir yanıt veriyor ki Trump, ABD diplomasisinin etkili isimlerinin bundan böyle başkanın talimatlarını iki kere düşünüp, öyle yanıtlayacaklarını varsaymadan edemiyorsunuz. Trump, Rusya’nın sınır dışı kararından memnun ve ekonomik olarak ABD’nin yararına bir gelişme olduğunu düşünüyor bu adımın. ABD’nin önde gelen diplomatları, bu açıklamayı diplomatlara saygısızlık olarak görüyorlar. ABD derinlerinin Trump’dan memnun olmadıkları sır değil. Şimdi buna yavaş yavaş diplomatlar, askerler de katılıyor. Rusya soruşturmasının kasvetli havası da eklenince, Trump’ın çevresindeki çemberin daraldığını iyiden iyiye hissettiğini söyleyebiliriz. Ekibini kuramadı. Adeta bir satranç tahtası gibi, masadaki oyuncularını birbiri ardına kaybetti. Birilerini rakibi aldı, bir kısmını da kendisi bilerek feda etti. Sonuçta satranç tahtasında pek de rahat bir noktada değil. Gücünü güncelleyebileceği, güç gösterisinde bulunabileceği momentumlar, Trump’ın nefes almasını kolaylaştırıyor olabilir. Nasıl olsa, tehditlerin bertaraf edilmesinin farklı formülasyonları zaten Washington’daki etkili isimlerin elinin altında duruyor. Son noktada, kriz sadece Washington ve Pyongyang hattında yaşanmıyor. Çin ve Rusya, yaşanan tırmanışı farklı ekranlarda yakından izliyor. Yine parmaklarının ucunda dolaylı bir müdahale butonunu sıkı sıkıya tutarak. Japonya ve Güney Kore de yine bu tırmanışa etki yetisine sahip dinamiklere sahip olan ülkeler. Hasılı kelam, krizin de bir doyum noktası var ve oradan fazla öteye gitmeyecek gibi. Kontrolsüz tırmandırılan bu kriz, kontrollü bir şekilde dindirilir diye düşünüyorum. Tabi iki tarafın da kafi derecede şov yapıp, son karede ABD’nin süper güç madalyasının uygun biçimde egale edilmesinin ardından sakinleşme süreci başlar beklentisindeyim.