Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin referandum ısrarı bölgesel satranç oyununu yeni bir safhaya taşıdı. Artık karşımızda bağımsızlık niyetini açıkça ortaya koyan, bunu halkoylamasına sunacak kadar ileriye gidebilen bir Erbil yönetimi var. Barzani’nin bu cesareti ABD’nin sessiz desteği, İsrail’in açık teşviki, bazı Körfez ülkelerinin gizli yardımlarına dayanıyor.Bundan sonra yaşanacakları ise Türkiye, İran ve Irak’ın atacağı adımlar belirleyecek.
Üç ülke Kuzey Irak’taki sorunla ortaklaşa mücadele edecekleri yönünde güçlü işaretler veriyor. Habur’da Türk askerinin gerçekleştirdiği askeri tatbikata Irak askerlerinin de katılması bunun en somut kanıtı. İran’ın da eş zamanlı olarak Irak sınırında benzer bir tatbikat başlattı. Bağdat dün askeri operasyonların koordinasyonu için Tahran’a bir askeri heyet gönderdi. Öte yandan Türkiye Kuzey Irak’a askeri bir müdahale seçeneğinin masanın üzerinde olduğunu açıkça olmasa da sık sık vurguluyor. Bağdat Erbil’den havaalanlarının kontrolünü üç gün içinde devretmesini isteyince buna ilk uyan başkentlerden biri de Ankara oldu. Erbil’e uçan Türk şirketler Cuma günü itibariyle uçuşlarını durduracaklarını açıkladı.
***
Bu adımlar Kuzey Irak’a yönelik kapsamlı bir yaptırım zincirinin ilk halkası. Geçtiğimiz hafta yapılan MGK toplantısından basına sızan her hangi bir detay olmadı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları Türkiye’nin elini korkak alıştırmayacağını gösteriyor. Ankara sırasıyla ekonomik, diplomatik ve askeri yaptırımları hayata geçireceğini açıkladı. Barzani’nin Ankara temsilcisi belki de kriz bitene kadar Türkiye’ye sokulmayacak. Habur sınır kapısının kapatılacağı saklanmıyor. Kuzey Irak petrollerinin vanası da Ankara’nın elinde bulunuyor.
Ancak şunu da vurgulamak gerekiyor: Erbil’i referanduma teşvik eden aktörler Barzani’nin ayakta kalması için finansal bazı tedbirleri de almış olmalı. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Erbil’e ne kadar para akacağını, bu paranın hangi yollarla Kuzey Irak’a ulaşacağını, PKK’nın ya da işbirliği içindeki KYB’nin bu trafiğin parçası olup olmayacağını, Erbil-Süleymaniye-Kandil arasında bir şer ortaklığının kurulup kurulmayacağını zaman gösterecek.
Dolayısıyla önümüzdeki günlerde Türkiye’nin Erbil’e karşı ekonomik tedbirlerle yetinmeyeceği bir süreçle karşı karşıya kalabiliriz. Bu noktaya gelmeden önce Ankara Kuzey Irak’taki varlığını ve işbirliği içinde olduğu aktörleri çeşitlendirmek durumundadır.
Bunları nasıl yapacağına ilişkin yol haritası dün gece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan güvenlik zirvesinde ele alındı. Bu toplantıda spesifik olarak nelerin konuşulduğuna ilişkin bir veri elimizde yok. Ancak Ankara kulislerinde konuşulan birçok hamle var.
***
Buna göre Ankara’nın öncelikle sahada etkilediği aktörlerin sayısını artırması bekleniyor. Erbil’e verilen “Bundan sonra muhatabımız Bağdat” mesajı Irak sathındaki yeni işbirliklerinin çerçevesini çiziyor. Özellikle Kerkük’teki Türkmenler Ankara’nın hassas noktası. Türkmenlerin bir kısmının Ankara’nın bilgisi dahilinde Haşdi Şabi birlikleriyle ortak hareket etmesi bir seçenektir. Ayrıca Irak’ın bölünmesi riski de göz önünde bulundurularak Sünnilerin tekrar bir araya getirilmesi ve desteklenmesi de eş zamanlı olarak düşünülmelidir.
Ankara Irak’ın kuzeyinde İran destekli Goran hareketiyle Barzani yönetimine karşı işbirliklerini geliştirebilir. Ancak Kuzey Irak’taki diğer aktör Talabani’nin KYB’siyle bir ilişki kısa ve orta vadede mümkün görünmüyor. Sebebi KYB’nin PKK ile derin işbirliği ve Türkiye’ye perde arkasında kumpas kurmasıdır. Temsilcisi geçtiğimiz ay Ankara’dan kovulan KYB’ye de şüphesiz bir bedel ödetilecektir.