Bazı şeyler alaya almaya, hafife almaya, dalga geçmeye gelmez. Bu dün böyleydi, bugün böyle, gelecekte de böyle olacak.
Alaya alınmayacak şeylerin başında mukaddes değerler gelir. Gelin görün ki yaşanan bütün tecrübelere rağmen mukaddesler üzerinden "oynamaya" devam ediyoruz.
Kutsallara sataşma cüretkarlığına geçtiğimiz günlerde de rastladık.
Rağbet görmeyen üçüncü sınıf sinema filmlerinin yan karakteri olarak bilinen bir sözde oyuncu tarafından, bir dijital platform programının yeni sezon duyurusunun yapıldığı tanıtım fragmanında, Müslümanların mukaddes kabul ettiği değerlerle alay edildi.
Sarık, cübbe ve sakallarıyla izleyicinin gözüne sokulan şahıslar üzerinden hoş olmayan hareketler getirildi ekranlara.
Müslümanlar esrar başta olmak üzere diğer keyif verici maddeleri kullanan, kadın peşinde koşan, medeniyetten yoksun, ayakları kokan insanlar olarak resmedildi.
Yapılan bu terbiyesizlik ve hadsizlik doğal olarak dindar kesimin tepkisini çekti. Daha önce yaşanan onlarca örnekte olduğu gibi.
Hatırlarsanız Salman Rüşdi'nin İslami değerlerle alay ettiği "Şeytan Ayetleri" adlı kitabı sonrasında dünya çapında büyük olaylar yaşanmıştı. Kutsala yapılan hakaret sonrası binlerce insan sokaklara dökülmüş ve istenmeyen olaylar yaşanmıştı.
Aynı şekilde Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i terörist olarak resmeden karikatür krizi de başta Danimarka olmak üzere Avrupa'da ve dünyada huzursuzluklara sebep olmuştu.
Fransa'da yaşanan Charlie Hebdo karikatür kriziyse hala hafızalardaki yerini koruyor. Yine aynı şekilde Efendimizi terörist olarak resmeden bu karikatür sonrası büyük olaylar yaşanmıştı.
Kutsala karşı yapılan bu tarz hakaretlere gelen tepkiler sadece Müslümanlardan değil elbette.
Bütün dinlerin mensupları kendi kutsallarına yapılan hakaretler karşısında benzer tepkiler gösteriyorlar. Örnekleri İslam üzerinden vermem, son zamanlarda bu konularda Müslümanlara yapılan bilinçli saldırılar olmasından dolayıdır.
Özellikle Müslümanlara yönelik bu tür provakatif eylemlerin belli bir merkezden yönetildiği, asıl amacın Müslümanları kışkırtarak İslamofobi'ye malzeme çıkarmak olduğu açık.
Zira daha önceki örneklerde Müslümanların verdiği tepkiler bilinmesine rağmen aynı tarz olayları tekrar etmenin başka bir izahı olamaz.
Son yaşanan olay da bu minvalde değerlendirilmelidir.
Amaç Müslümanların yumuşak karnını kaşımak suretiyle onları galeyana getirip sokaklara dökmek. Bu amaç doğrultusunda toplumun fay hatlarıyla bilerek oynamak.
Kıyıda köşede kalmış kendini programcı olarak tanımlayan bazı kimseler ise bu planlı ve sinsi oyuna alet oluyorlar.
Bir diğer ihtimal ise bütün bunların reyting uğruna yapılıyor olması. Bu, bir öncekine göre daha vahim bir durum. Üç-beş kuruş daha fazla kazanmak adına kutsal değerlerle oynamak kimseye fayda getirmeyeceği gibi vereceği zararlar da daha fazla olacaktır. Bu durumun örnekleri de eskiden beri fazlasıyla mevcut...
Böyle olaylar sadece bugün olmuyor. Peygamber Efendimizden bugüne, İslam'a savaş açmış; dilleriyle, sözleriyle, şiirleriyle, zekâları ve bedenleriyle fesat çıkarmaya çalışan, bu uğurda mücadele eden pek çok fail görmemiz mümkün.
Ümmet olarak her ülkeden çığlıkların yükseldiği bir dönemi yaşıyoruz; kan, acı, ıstırap, kendi ülkelerinden çıkarılmalar, hakaret, hor görülme, çile... vs. her ne varsa Müslümanlara reva görülüyor. Belki de ümmet biriken hatalarının cezasını çekiyor.
Kısaca kutsal değerler üzerinden oyunlar oynamaya çalışmak insan olmanın gerekleri ile örtüşmüyor.
Çünkü insan ibret alan, ders alan, geçmişte yaşananlardan sonuç çıkarmasını bilen varlıktır.
Geçmişte yaşanmış örneklere rağmen kutsal değerlerle alay etmeye devam edenlere karşı nasıl bir dil kullanmak gerekir bilemiyorum...