Saraybosna Film Festivali’nin Türk yapımları tarafından istila edildiği yıllar olmuştur... Yarışmada birden fazla film yer almış, programa yarım düzine film seçilmiştir... Bu yıl öyle değildi. Sinemamız Avrupa’da kültür ve sanatla ayrımcılığa ve şiddete direnişin simgesi olan, kanlı bir savaşın içinden barış dolu bir buluşmayı yeşerten Saraybosna Film Festivali’nde pek bir varlık gösteremedi. Bu yıl piyasamız bir anlamda nadasa bırakıldı, seneye daha iddialı filmlerle uluslararası alana açılacağız...
Ama Saraybosna Film Festivali’nin, katılan projelerin niteliği açısından her daim beğenilen CineLink Work in Progress bölümünün iki büyük ödülünden birini, 20 bin avro tutarındaki ReStart ödülünü, Kutluğ Ataman’ın “The Lamb / Kuzu” adlı projesi kazandı. CineLink kapsamında, post prodüksiyon aşamasındaki projelerden titizlikle seçilen altı tane film, uluslararası alanın önde gelen satış acentaları, festival temsilcileri, dağıtımcıları ve post prodüksiyon şirketlerinden oluşan seçkin bir davetli topluluğunun beğenisine sunuluyor. Bu filmlerin tamamlanması, festivallere seçilmesi ve dağıtımının yapılması için en uygun ortam sağlanmaya çalışılıyor.
Bölümün iki tane büyük ödülü var: Biri post prodüksiyonun yapılmasını sağlayan 80 bin avro tutarındaki The Post Republic ödülü... Diğeri de 20 bin avroluk ReStart. Kutluğ Ataman eski adı “South Facing Wall / Güney Bakan Duvar” olan “Kuzu” ile Medienboard Berlin-Brandenburg ve World Cinema Fund’dan da post prodüksiyon aşamasında kullanılmak üzere maddi destek de almıştı. Geçen kış çekimleri Erzincan’da, bölgenin ‘normali’ olan zorlu hava koşullarında tamamlandı. Şimdi de Avrupa’da yılın beklenen projelerinden biri.
***
Kutluğ Ataman, bir görsel sanatçı olarak -şahsen çok beğendiğim- işleri dünya çapında sergilenen bir kişilik. Ama sinemacılığı her daim mesleği olarak gördüğü için durmaksızın kürkçü dükkanına döner... Bu kez Türkiye’nin Doğusundaki yoksulluğa ve yoksunluğa çevirdi kamerasını. Yönetmenin kaleminden “Kuzu”nun sinopsisi şöyle: Köyün en fakir ailesinin hanımı olan Medine, oğlu Mert’in sünneti için köyde ufak da olsa bir şölen yaparak toplum içerisinde varlık gösterebilmeyi çok arzular. Şölen için tandırda pişirmek üzere bir kuzuya ihtiyacı vardır. Aklı şehre gelen şarkıcıda olan kocası İsmail, Medine’nin bu derdine ortak olmaz. Şölen günü yaklaştıkça, Medine’nin çaresizliği artar.
Kutluğ Ataman’ın işlerine biraz olsun aşina olanlar bu sinopsisin hiç de öyle realist- minimalist bir çizgide anlatılan bir öyküye kapı açmayacağını tahmin etmiştir. Daha sinopsisten sünnet, kuzu çevirme, İsmail gibi sözcüklerin altını çizerken göndermelerinin nereye uzandığını tahmin edebiliriz. Zaten yönetmen de “Toplumun gelenek ve görenek adı altında savunduğu değerler, yaşamın çetrefilli koşulları altında her durumda hayata geçirilemeyince, aynı toplumun yapı taşlarını oluşturan bireylere ne olur?” sorusunu sorarak sunuyor projesini. Ortak yapımcılardan EZ Films “Kutluğ Ataman tarafından gönderme yapılan İsmail’in kurban edilmesi, acımasızca komik, son derece modern bir masal” diye tanıtmış projeyi.
Sinemamızın en yetenekli görüntü yönetmenlerinden Feza Çaldıran’la çalışan Kutluğ Ataman, Medine rolünü performanslarıyla hep takdir toplayan zarif aktris Nesrin Cavadzade’ye verdi. Filmde rol alan diğer oyuncular Cahit Gök, Mert Taştan, Sıla Lara Cantürk, Güven Kıraç, Necmettin Çobanoğlu, Nursel Köse, Şerif Sezer, Emel Göksu, Taner Birsel, Erdal Yıldız, Nalan Kuruçim olarak sıralanıyor.
“Karanlık Sular” adlı filmiyle yeni Türkiye sinemasının öncülerinden biri olan Kutluğ Ataman “Lola ve Bilidıkid”, “İki Genç Kız”, “Aya Seyahat” gibi birbirinden çok farklı filmlerin ardından “Kuzu” ile beyazperdede macerasında -tıpkı kazandığı ödül gibi- yeniden start aldı.