Kuş gribi salgını ve tavuk ölümleri haberlerini okuyorsunuz değil mi?
Mesela Avrupa Birliği Türkiye’den tavuk alımını durdurdu haberini ele alalım.
Vatandaş bu haberi okuduğunda ihracat rakamlarını falan düşünmez.
İnsanlar haklı olarak “hastalıklı tavuklar itlaf edilmeden iç pazara girdiyse” sorusunu sorar ve tüketimini kısar.
Sonra üretici firmalar daha da zorlanır ve durduk yere iflaslar yaşanabilir.
Demek ki haber yapmamak değil doğru habercilik yapmak gerekir.
***
İnsanların endişesi ne, bir daha yazalım: İtlaf edilmeden pazara girmiş kuş gribi virüsü taşıyan tavuk olabilir mi?
Denetim istediği kadar sıkı olsun, vatandaş şüphe eder.
O zaman doğru olan ne, hastalık taşıyan tavuk satın alınsa bile ne kadar risk içerir sorusuna cevap bulmak.
Sonra çoğu kişinin atladığı yumurta meselesini de bu sorulara eklemek lazım...
Kimse korkmasın kuş gribi virüsü olan bir tavuk yeseniz bile 70 derecenin üzerindeki bir sıcaklıkta pişirdiğiniz sürece sorun yok.
Zaten dünyada tavuk yiyerek insanlara bulaşmış bir vaka yok.
Risk grubunda olanlar bu hayvanlarla sık temas eden bakıcılar, veterinerler.
Bu arada kuş gribi martı, hindi ve tüm kanatlılar da olabiliyor. Yumurta meselesi biraz daha kritik. İyi pişirmek en doğru olanı...
***
Gelelim sektörün durumuna... Markalar kendi adlarıyla çabalıyorlar hatta maaşlı danışmanlarını da sahaya sürüyorlar ama yetmez.
Burada tüm halkı bilgilendirmesi gerekiyor.
Mesela tüm Türkiye’de aynı anda yayına girecek 2 dakikalık bir soru-cevap bölümü bile faydalı olacaktır.
Ancak sıkıcı ve ders veren değil ikna eden bir yayın satın almadan söz ediyorum.
Doğru olan vatandaşa, aracısız en doğru bilgiyi aktarmak olmalı. Zira bilgi eksikliği sorun olmayan üreticileri de ekonomik olarak tehdit ediyor...