Biz İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kalmıştık ama ekonomi gerçekten de perişan olmuştu. Altın ve döviz harcamamıştık 1938-1944 yıllarında ancak diğer tarafsız ülkeler İsviçre ve İspanya gibi, kasalarımızı altınla da dolduramamıştık.
Rusya'nın vatan topraklarından istekleri üzerine denge sağlamak zorunluluğu gerçek neden olmak üzere, Demokratik Cephe'de yer almak için şart görülen çok partili hayata, tek dereceli seçim, basın ve toplantı özgürlüğü gibi değişikliklere, Çankaya'nın istemeye istemeye EVET demesi sonucu girmiştik. Yıllardır yüreklerde gizlenen duygular, akıllara kilitlenen düşünceler, birden fışkırıverdi. Ama asıl sorun geçim standartlarında, özellikle savaş yıllarında oluşan derin çukurların doldurulmasıydı.
Dönemin BB'nı Recep Peker, İnönü'nün "aman biraz daha sabır" önerilerini dinlemedi ve 7 Eylül 1946'da Cumhuriyetin ilk devalüasyonunu uygulamaya koydu. Kısaca "Yedi Eylül Kararları" olarak siyasi tarihimize giren önlemlerin altında, geçmişten kopup gelen ve İnönü'nün parmağını dahi kıpırdatmaması sonucu biriken sorunlar yatar.
Recep Peker, devalüasyon kararına karşı çıkan ve hükümeti sert bir dille eleştiren 47 üyeli Demokrat Partinin TBMM'deki önderi Adnan Menderes'e, oturduğu yerden "psikopat herif! diye bağırınca, Demokratlar TBMM'yi terk eder. Çankaya telaşlanır, ara bulucular ortalığa salınır ve bütün bunlar siyasi hayatımıza,ilk devalüasyonun anısı olarak girer.
Recep Peker o günlerde İstanbuıl'a gelir ve Konyalı Lokantası'na gazetecileri öğle yemeğine davet eder. Konyalı dönemin lüks lokantalarındandı. Peker yemek listesine bakar ve kuru fasülyenin 60 kuruş olduğunu görür:
"Çok..ama evlerde daha ucuza yapılır elbet."
Sonra hemen yanındaki bir sütun yazarına dönerek başta İngiltere olmak üzere birçok Batılı ülkede çoğu gıda maddesinin karneye bağlandığını Türkiye'deyse böyle bir şey olmadığını söyler:
"Biz bolluğa alışmış bir ülkeyiz. Siz etli kuru fasulye derken Dermason fasulyesiyle kıvırcık kuzu etinden söz ediyorsunuz. Ama İngiltere'de kıvırcık kuzu etini yıllardır gören yok. Kendimizi dünyadan soyutlayamayız. Bizim yeni bir ev ekonomisi düzeni sağlamamız gerek..."
BB ertesi gün yaptığı basın toplantısında etli kuru fasulye örneğini ele alarak tezini uzun uzun savunur. Rahmetli çizgi ustası Cemal Nadir'in en ünlü karikatürlerinden biri de bu kuru fasulyeyle ilgilidir. Dönemin sütun yazarları kuru fasulye üzerine nice yazılar yazar. Sonunda etli kuru fasulye TBMM kürsüsüne taşınır ve 1950 seçimlerine kadar gündemdeki yerini korur. Tartışmalara son noktayı, DP Genel Başkanı Celal Bayar koyar:
"Millet kuru fasulye tenceresini kaynatamadığı gün siyasi düzen kaynamaya başlar!"