Muhteşem bir buluşma yaşadık geçen akşam. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin Beyefendinin davetiyle, Dostluk Grubu ve kadim dostlarımız Ayşe-Şaban Küçükosman kardeşlerimin öncülüğüyle gerçekleşti bu buluşma. Milli Nizam, Selamet Partisi, Refah ve Fazilet Partileri'nden eski gönüldaşlarımızı, ağabey ve hocalarımızı görmek fevkalade duygulandırdı hepimizi. Bir film şeridi gibi geçti gözlerimizden... ''Önce ahlak ve maneviyat'' diskuruyla, 1968'den itibaren Türkiye siyasetinin dinamik gücü olan Milli Görüş, yetiştirdiği değerli birikime bugünden bakıldığında ''Türkiye Sağı''nı kucaklayan büyük yelpazenin numunesi halinde o salondaydı... Salon eskimeyen yoldaşlarımızı almadı, yukarı katı da açtılar.1800 kişi kadar gelebilmiş. Herkes heyecanlı, bayram gibi adeta, herkes en itinalı kıyafetlerini giyinmiş... Hiç birimiz oturamadık, neredeyse kapıdan her girenle sarıldık, selamlaştık, çocuklar büyümüş, bizim gibilerin beli bükülmüş, saçlar ağarmış ama kalpteki heyecan ve coşku hiç solmamış...
''Bizim ayrılığımız İslam aleminin ayrılığı demektir'' dedi Prof. Numan Kurtulmuş. Bundan 50 yıl önce, bağımsız, büyük, müreffeh ve şeref sahibi bir Türkiye görmek için bir araya gelen bir avuç idealist öncünün salih emeğiyle bugünlere gelmiştik. Maya sağlam olunca, ağacın gövdesi de kavi oluyor, dalları güçlü, meyvesi bereketli geliyormuş. Bugün milyonlarca kişiyiz. Ama iş kemiyyette bitmez, aslolan keyfiyettir.
''Bu buluşma şükür buluşmasıdır, 50 yıldır omuzladığımız Büyük Türkiye davasında, bugün hem Türkiye'nin hem mazlum coğrafyaların ümidi haline geldik'' dedi Kurtulmuş. Bu toplantının bir vefa toplantısı olarak, sözünde durma, davaya sahip çıkma günü olduğunu söyledi. Vefa buluşması aynı zamanda sözleşmelerimizi yenileme toplantısıydı. Tevhid çatısında buluşmaktan bahsetti.
Bunun niçin gerektiğinden de söz etti...
Sadece, Yeni Zelanda'daki hain saldırının manifestosuna baktığımızda bile, Türkiye'nin Batı nezdindeki öne çıkmış bariz temsil gücünü görüyoruz. Türkiye'ye biçilen İslam toplumlarının lideri olma mevzunu bu tür şok edici Haçlı saplantılarından yola çıkarak söylemiyoruz. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, Türkiye ve Erdoğan hemen her İslam toplumunda popüler ve umut verici bir değer halinde... Bizim bu umuda yeniden toparlanırken yapıcı manada ihtiyacımız olduğu açık.
Bu durum, her halükarda Türkiye'ye hem içeride hem dışarıda, büyük bir sorumluluk yüklüyor. Biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyanlarız. Sadece bir rüya, üst hedef, hamaset değil bu. Burdur'un Gölhisar'ında mitinge katılarak ''yaparsa Türkiye yapar, yaparsa AK Parti yapar'' diye tempo tutan Mali'li Süleyman'ın ruh hali, geçen gün bunu özetliyordu mesela. Bunu, sadece siyasetten ibaret bir durum olarak da okuyamayız, bu daha büyük, daha kuşatıcı bir ruh hali... Bunu, yurt dışından Türkiye'ye okumaya gelmiş öğrencilerin gözlerinde de görebilirsiniz. Bunu mağdur coğrafyalarımızda her adımda görürsünüz. Bu sevgiyi, hürmeti, beklentiyi; Balkanlarda, Kafkasya'da, Uzak Doğu'da, Arap yarım adasında, İslam'ın nefes alıp verdiği her yerde izleyebilirsiniz...
Büyük, güçlü, müreffeh, içte ve dışta himaye eden bir Türkiye ideali olan herkesi çatısının altına davet ediyor AK Parti...