Yahudi baba, oğlunu çatıya çıkarmış ve “Atla; seni tutacağım” demiş ama “Paat...” diye yere düşerken kılını bile kıpırdatmamış ve öfkeyle kendisine bakan oğluna, “Hayatta babana bile güvenmeyeceksin” demiş.
Bu anlayış güvensiz ve bencil bir dünya oluşturur.
Unutmayalım ki, devletleri de bireyler yönetiyor.
Bunun en çarpıcı örneğini bir yıllık Trump döneminde gördük.
“Dünyanın süper gücü” Amerika’yı, “Benim masamdaki daha büyük ve daha iyi çalışıyor” seviyesinde yönetmeye çalışıyor.
Trump’a teşekkür edilmeli
Ama Amerika’nın gerçek yüzünü ortaya çıkardığı için bütün dünya Trump’a teşekkür etmeli. Bu tipsiz kovboyun yaptığı tek şey, kendinden öncekiler gibi ikiyüzlülük yapmayıp, “oldukları gibi görünmek”tir bence.
Bu da İngiliz atalarından gelen genetik bir hastalıktır.
Dünyadaki her şey ve herkes onların refahı için vardır!
Afrika’dan Asya’ya, G. Amerika’ya kadar uzanan sömürü haritasının temelindeki mantık budur.
Çünkü dünyanın asıl sahibi İngilizler ve onların şımarık çocuğu Amerikalılardır! Geriye kalan herkes onlara hizmet için vardır!
Bunun gerçekleşmesi için her yol mubahtır!
İngilizler, Osmanlı’yı yıkmak için 3 asır boyunca usanıp bıkmadan ince ince entrika dokudular.
Amerika ise atalarının ilkel sömürü düzenini, “demokrasi ve medeniyet” kılıfına kaplayarak aynen sürdürdüler.
Sadece Ortadoğu’da onlarca, “Babana bile güvenmeyeceksin” türü vukuatları vardır.
Ama ne gariptir ki, damdan düşenler; sırayla kuyuya atlayan koyunlar gibi, kendilerinden önceki kurbanların akıbetini göre göre pitonla yatağa giriyorlar.
Acı örnekler bitmiyor
ABD büyükelçisinin, “Girebilirsin” anlamına gelen sözüne güvenen Saddam, Kuveyt’i işgal etti ama hemen sonra Amerika, Irak’ta “Çöl Fırtınası” estirerek, “Kuveyt’e girdiği için (!) Saddam’a haddini bildirdi!
Olanlardan ders almayan Iraklılar, 2003’te de “Sizi Saddam diktatöründen kurtaracağız” diyen ABD’yi bağırlarına bastılar.
Ama bu sefer de petrollerini, medeniyetlerini, devletlerini kaybettiler.
Yine ders almadılar...
“Bağımsızlık” şarkılarıyla uyutarak yıllardır İsrail’e peşkeş çektikleri Kuzey Irak Kürtlerine, “Vaktidir, hadi atlayın; sizi tutacağız” dediler.
Onlar da atladılar ama öyle düştüler ki, hâlâ yerlerde sürünüyorlar.
PYD’nin sonu ne olacak?
Asıl sözü getirmek istediğim yer, ABD’nin yeni gözdesi PYD’nin akıbetidir...
ABD’nin, hiçbir “hukuk” ve “etik” endişesi yok. Dünyayı kendi ormanı gibi görüyor ve “orman kanunu”yla yönetmeye kalkıyor.
DEAŞ’a en büyük darbeyi vuran Türkiye’ye, “DEAŞ’a destek veriyorsun” diye iftira atarken, kendi terör listesinde bile yer alan teröristlere, kimseye vermediği desteği veriyor.
Bunları çok konuştuk, konuşmaya da devam edeceğiz ama meseleye, PYD tarafından kimse bakmıyor.
ABD aşkının sarhoşluğundan olsa gerek ki, bu gidişi kendileri de hiç sorgulamıyor.
Amerika’nın kendilerine, ne zamana kadar hamilik yapacağını zannediyorlar acaba?
Ve Amerika’dan sonra bu bölgede nasıl yaşamayı planlıyorlar?
Türkiye’ye rağmen açılan bir koridorun, sonunda nereye çıkacağını tahmin etmekte zorlanıyorlarsa etraflarına iyi baksınlar.
Yoksa, “aldatılanlar çukuruna” düştükleri zaman uyanacaklar ama anlamı kalmayacak.
***
Beni asıl şaşırtan şey ise gerçekten “Bağımsızlık” hayali kuran Kürt önderlerinin, önlerindeki en büyük engelin PKK/PYD terör örgütü olduğunu görememeleri ve karşısına dikilememeleridir.