Türkiye’nin temel meselelerinden biri herkesin kendi hakikatini çarpıtıp, hesap vermekten kendini kurtarması. Çözüm sürecinin en büyük eksiklerinden biri de buydu. Devlet 90’lar denen dönemde yaptıklarıyla ilgili en azından özeleştiri vermiş olmasına rağmen PKK’nın kendi 80’ler ve 90’larınla ilgili en ufak bir pişmanlık bildirmemişti. Zaten bu yüzden çözüm sürecinde işler istediği gibi gitmeyince tekrar en iyi bildiği şeye insan öldürmeye dönmüş, hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmişti.
Kanlı tarihinden, öldürmekten utanç duymadıkça da, onu hararetle destekleyen aydınlar onu bunu yapmaya zorlamadıkça da elindeki silahı bırakmayı düşünmeyecek. Nasıl olsa onun bu vahşi, karanlık tarafını görmeyen içeride ve dışarıda geniş bir kullanışlı aptal ordusu var. Ben yapmadım devlet yaptı dediğinde körü körüne ona inanıp, sorgulamıyorlar.
Halbuki her yaptığı şeyi kayıt altına almış, üstlenmiş Stalinist disiplinli bir örgüt olan PKK katliamlarını da kayıt altına almış ve gururla üstlenmişti. Hem de aylık resmi dergisi Serxwebun’da. Gazeteci dostum Yıldıray Oğur’un o derginin arşivinde yaptığı araştırmadan bir kaç örnek vermek isterim:
“22 Eylül 1987 günü, Şırnak'ın Güneyce köyü Çiftekavak mezrasını basan PKK'lılar, 2'si hamile 5 kadın, 4'ü çocuk 11 kişiyi katletti, 2 kişiyi ağır yaraladı.
Serxwebun Eylül 1987: "22 Eylül günü ise Güneyce Çiftekavak mezrasına ARGK gerilla takımı tarafından baskın düzenlendi. Baskın sırasında hain milis çete aile olan Güngörlerden 11 kişi öldürüldü."
20 Haziran 1987 saat 21:30 sularında 16 haneli ve 60 nüfuslu Pınarcık köyüne baskın düzenleyen PKK'lılar, 16'sı çocuk 6'sı kadın 30 kişiyi öldürdü.
Serxwebun Haziran 1987: "Pınarcık eylemi kimsenin çarpıtamayacağı gerçekleri ortaya sermiştir. 2 Haziran'da Ömerli'nin Pınarcık köyünde köy korucularına karşı gerçekleştirilen soylu eylem, bir dizi eylemin doruğu oldu. Pınarcık ardından Türk sömürgeciliğinde onların deyimiyle milli krizi başlamış..."
9 Mayıs 1988 günü Mardin Nusaybin Behmenin mezrasındaki baskında kurşuna dizilen 10 'hain'in adı ve yaşları şöyleydi:
Ayşe Çelik (2 aylık), Fikriye Çelik (2), Narine Çelik (3), Fadime Çelik (5), Müslüme Çelik (7), Niyazi Çelik (9), Abdurrahim Çelik (12)
Ziver Çelik (15), Hatice Çelik (35), Abdulkerim Çelik (47), Feride Bozkurt (40)
Serxwebun Mayıs 1988: "Nusaybin'de gerçekleştirilen bir eylemde ise ARGK birliğini düşmana ihbar eden bir ajan-ihbarcı odağa darbe vuruldu. Başını Abdülkerim Çelik'in çektiği bu
ihanet odağına karşı düzenlenen eylem sonucu 10 hain, kitlelerin de onayı ile kurşuna dizilerek cezaları infaz edildi"
Serxwebun Ağustos 1987-88 sayıları:
"20 Ağustos gecesi Eruh'a bağlı Kılıçkaya köyünün Milan mezrası büyük bir ARGK birliği tarafından basılarak denetim altına alındı. Daha önce birkaç kez uyarılmış olmalarına rağmen düşmana uşaklıkta kararlı görünen ... adlı hain çeteler, teslim olmayıp karşı koymaya çalışınca evlerine yönelik saldırı düzenlendi. 25 çete ve yakını öldürüldü"
Milan mezrasında öldürülenlerin adları ve yaşları şöyleydi: Halit Demir (5), Sabriye Beştaş (10), Naciye Beştaş ( 3), Zeynep Beştaş (6 günlük), Fuat Beştaş (7 ), Hamide Beştaş (14), Hazine Beştaş (7 y), Hacı Beştaş (12), Şehriban Beştaş (35), Sabiye Narin (20), Şükrü Narin (27), Nurcan Baykara (10), Ömer Baykara (45)
Muhabbet Demir (50), Bahar Narin (3 günlük) , Halise Narin (4) Hadiye Narin (5), Süleyman Dündar (10 ), Kemal Demir (4), Halil Baykara (60), Hayrettin Seyin (30 ), Şakir Sever (33), Behiye Sever (55), Ali Sever (65))
25 Aralık 1991'de Bakırköy'deki Çetinkaya Mağazası'nda PKK saldırısı sonrası çıkan yangında 2 yaşındaki Merve ve annesinin de aralarında olduğu yedisi kadın 11 sivil hayatını kaybetti.
Serxwebun Aralık 1991: "25 Aralık 1991. İstanbul'da yaşayan Kürdistanlı yurtsever gençler, sömürgecilerin Pasur ve Lice'de giriştikleri katliamları ve kontrgerilla terörünü protesto etmek amacıyla, Sömürge Valisi Necati Çetinkaya'nın kardeşlerine ait Çetinkaya mağazasına Molotof kokteyllerle saldırdılar. Mağazada çıkan yangın sonucunda içlerinde Sömürge Valisi'nin yeğeninin de olduğu 11 kişi öldü."
Bu acı, vahşi liste böyle uzayıp gidiyor. Karşımızda uğruna savaştığını söylediği Kürtlerin bebeklerini öldürüp, bir de dergisinde hainler infaz edildi diye bunu gururla anlatan bir örgüt var.
Şimdi Batılı dostlarımız Suriye’de, aynı vahşet, 5 yıldır kendi halkına yapan bir rejimin yarattığı bataklıkta, bu insanlık dışı terör yöntemleriyle önüne çıkan herkesi kesip ezen DAEŞ vahşilerine karşı, işte bu örgütle ittifak içinde.
Çünkü bu coğrafyanın ölen bebekleri kimsenin umurunda değil. Bu şiddet, terör sarmalı böyle devam ettikçe de bebeklerimiz ölecek ve kimsenin umurunda olmayacak.